Cuma Sohbetleri

19.04.2013

Muhterem Müminler!
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in, tüm insanlığa örnek olan şefkati, merhameti ve müminlere olan düşkünlüğü, özellikle çocuklar üzerinde daha yoğun bir şekilde görülmekteydi. Efendimiz (s.a.v.) hem kendi çocukları, hem de ashabının çocukları ile yakından ilgilenmiş; isimlerinin konmasından sağlıklarına, eğitimlerinden oyunlarına kadar pek çok alanda çocuklarla meşgul olmuş, yeri geldiğinde onlarla çocuk olmuştur. Onun çocuklara olan şefkati o kadar güçlü idi ki, hiç bir çocuğun ağlamasına dayanamaz, ağlayan bir çocuk sesi duyduğunda, uzunca bir şekilde kılmaya niyetlendiği namazlarını dahi kısa keserlerdi. Hatta secdede iken omuzlarına binen torunlarının hatırı için secdesini uzattığı dahi olurdu.

Kıymetli Kardeşlerim!
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in çocuklara karşı olan anlayış ve tavrını, çocuk yaşta Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hizmetine verilen Enes (r.a)’ın şu sözleri en iyi şekilde ifade edecektir. Diyor ki Enes (r.a.); "Rasûlüllah (s.a.v)'e on yıl hizmet ettim. Bir kere bile canı sıkılıp, öf, niçin böyle yaptın, neden şunu yapmadın, diye beni azarlamadı. O, insanların en güzel huylusuydu."
Efendimiz (s.a.v.) bir çocuk gördüğünde, mübarek yüzünü neşe ve sevinç kaplar, çocuğu kollarının arasına alır, kucaklar ve öpüp koklardı. Karşılaştığı her çocuğa selam verir, halini hatırını sorardı. Eğer Efendimiz (s.a.v.), bir binitin üzerindeyse, çocuğu terkisine alır, gezdirir ve gideceği yere kadar götürürdü.






Aziz Müminler!
Efendimiz (s.a.v.); “Küçük çocuğu olan onun hatırı için çocuklaşsın.” buyurarak, çocuğun seviyesine inilerek, onun duygularını paylaşmak gerektiğini ifade etmiştir. Aynı şekilde; “Çocuklar cennet bahçesinin çiçeği ve dünya hayatının güzel kokulu reyhanlarıdır.” buyururken de çocukların, hem nazlı bir çiçek gibi sevgi ve ilgiye muhtaç olduklarını, hem de hayatının süsü ve güzellikleri olduğunu dile getiriyordu.
Bir gün Rasûl-i Ekrem (s.a.v.), torunu Hz. Hasan (r.a.)'ı öpüyordu. O sırada yanında bulunan Akra bin Hâbis: - Benim on çocuğum var. Fakat onlardan hiçbirini öpmedim, dedi. Peygamber Efendimiz, (evlat şefkatinden yoksun olan bu adama baktı ve): "Merhamet etmeyene merhamet olunmaz." buyurdular.

Değerli Kardeşlerim!
Çağımız insanı, çocukların sevgi yoluyla eğitilmesi metodunu yeni yeni keşfederken, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) asırlar öncesinden sunduğu bu davranışlarla en güzel örneğimiz olmuştur. Bu örnek davranışlardan çıkarmamız gereken sonuç, sevmenin ilgilenmeyi gerektirdiği gerçeğidir. Bundan dolayı, çocuklarımıza vakit ayıralım, onları dinleyip, anlamaya çalışalım, yeri geldiğinde onlarla çocukça vakit geçirelim. Unutmayalım ki sevgi, ilgi ister, fedakârlık ister. Fedakârlık gösterilmeye en fazla hak sahibi olan yavrularımızı, dinimizin gereklerine ve asrın idrakine uygun bir şekilde yetiştirip; yavrularımızın ailemize, milletimize ve memleketimize faydalı birer fert olmaları için gayret gösterelim.

Hayırlı Cumalar RFC, Kutlu Doğum Haftamız bütün İslam Alemine Hayırlar getirmesini niyaz ederim.


 
Hayırlı Cumalar ailem :)
 
PEYGAMBERİMİZ ve CEMAATLE NAMAZ

Aziz Müminler!
Kulun Rabbine en yakın olduğu an, namazda secdeye kapandığı zamandır. Toplu olarak Rabbe secde edilen yerler ise mescitlerdir. Bundan dolayı, inananların gerek fert ve gerekse cemaat olarak secdeye vardıkları, Allah’a kulluk ettikleri yerlere mescit adı verilmiştir.
Toplumun birlik ve beraberliğine büyük önem veren İslam dini, camiyi ve cemaati, bu birlik ruhunun hem bir göstergesi, hem de vazgeçilmez bir unsuru olarak görmüştür. Bu açıdan, bedende kalbin yeri ne ise, Müslüman bir toplum için de cami ve cemaatin yeri odur.

Kıymetli Kardeşlerim!
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) hayatı boyunca cemaate namaz kıldırmış, ağır hasta olduğu zamanlar da dahi cemaate katılmış; hatta savaş anında bile cemaatle namazı terk etmemiştir. Hadis-i şeriflerinde; “Cemaatle kılınan namaz, yalnız başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha faziletlidir.” buyurarak bizleri cami ve cemaate teşvik etmişlerdir. Ayrıca : “İnsanlar… namazda birinci safta bulunmanın ne kadar faziletli olduğunu bilseler ve bunun için kur’a çekmek zorunda kalsalardı kur’a çekerlerdi. Şayet camide cemaate erken yetişmenin ne kadar faziletli olduğunu bilselerdi, birbirleriyle yarışa girerlerdi. Eğer yatsı namazı ile sabah namazındaki fazileti bilselerdi, emekleyerek ve sürünerek de olsa bu iki namaza gelirlerdi.” buyurarak cemaatle namazın kıymetine dikkat çekmiştir.

Yine, “Bir kimsenin cemaatle kıldığı namazın sevabı, evinde ve çarşı pazarda kıldığı namazdan yirmi beş kat daha fazladır. O kimse abdestini güzelce alıp, sonra sadece namaz kılmak maksadıyla mescide giderse attığı her adım sebebiyle bir derece yükseltilir, bir hatası da silinir. Namazını kıldıktan sonra abdestini bozmadan namaz kıldığı yerde kaldığı müddetçe, melekler onun hakkında: Allahım! Ona rahmetinle muamele et, ona acı! diyerek dua etmeye devam ederler. O kimse namazı beklediği sürece namazda imiş gibi sevap kazanır. ” buyururken de; başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teâlâ’nın, arşının gölgesinde barındıracağı yedi sınıf insandan birisinin, kalbi mescitlere bağlı bulunan kişi olduğunu belirtirken de, cemaate devam etmenin hikmetlerini ve uhrevi kazançlarını açıklıyordu.

Aziz Kardeşlerim!
Cemaate devam edenlere bu müjdeler verilirken, cemaatten uzak kalanlar da çok sert bir şekilde ikaz edilmişlerdir. Bizler de Allah Resulünün cemaate katılma hususundaki teşvik ve ikazlarına kulak verelim. Namazlarımızı camide kılmaya özen gösterelim. Çocuklarımızı ve gençlerimizi de camiye alıştırmaya gayret edelim.

Sohbetimi, başta okuduğum ayet-i kerime ve bir de hadis-i şerif meali ile bitirmek istiyorum. Yüce Rabbimiz buyuruyor ki; “Namazı kılın, zekâtı verin ve rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin.” Sevgili Peygamberimiz de; “Mescitlere devam etmeyi alışkanlık haline getiren bir adamı gördüğünüz zaman, onun gerçek bir mümin olduğuna şahitlik ediniz.” buyurmaktadırlar.

Hayırlı Cumalar RFC
 
Hayırlı cumalar:eyv
 
Hayırlı Cuma'lar RFC,namazlarımızı kıldık geldik,Allah kabul eder inşallah... :)
 
03.05.2013

HAYRI EBEDİLEŞTİREN VAKIFLARIMIZ

Kıymetli Kardeşlerim!
İslam dini, hedeflenen hayatın oluşturulması noktasında, fert ve toplumla alakalı hiçbir faydayı göz ardı etmediği gibi hiç bir zararı da görmezlikten gelmemiştir. Buna binaen dinimiz bizlere, inançlı, ahlaklı ve adaletli; dünya ve ahiretin dengesini gözeterek, yaşanabilir bir hayat inşa etme sorumluluğu yüklemiştir. Bu sorumluluğu omuzlarında hisseden müminler,”İyilik ve (Allah’ın yasaklarından) sakınma üzere yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın.” ilahi mesajının da tesiriyle, tarih boyunca yaşadıkları toplumlarda: Hayırlı olanın yaygınlaşıp süreklilik kazanması için kimseden bir şey beklemeksizin taşın altına ellerini koymuşlardır. İşte bu şuur, toplumun derdiyle dertlenme bilinci ve sevinciyle mutlu olma aşkı hayır-hasenat kurumları olan vakıflarımızı oluşturmuştur.

Aziz Kardeşlerim!
Vakıflarımızın temel düşüncesi toplumun maddi ve manevi ihtiyaçlarını devamlı ve planlı bir şekilde karşılamak, fani olan dünya nimetlerini baki olan ahiret için ebedileştirmektir. Vakıflarımız bir yönüyle ferdin; başta eğitim olmak üzere gıda, giyim, barınma ve sağlık gibi zaruri ihtiyaçlarını karşılar. Diğer taraftan toplumun inancını, ahlakını, huzur ve refahını, güvenlik ve istikbalini garanti altına almak için gerekli olan; dini, ilmi, sosyal ve ekonomik kuruluşları oluşturur. Bu sayede maddi ve manevi ihtiyaçları karşılanmış, sağlıklı, bilgili, inançlı, Allah’a karşı kulluk ve yaratılana karşı sorumluluk bilinciyle hareket eden bir nesil yetiştirir. Hatta hayvanların ihtiyaçlarının karşılanması ve haklarının korunması için imkânlarını seferber eder.






Muhterem Cemaat!
Bu hizmetler yürütülürken kullanılan kaynak: Müslümanların, helal kazançlarından yapılan bağışlarla oluşturulmalıdır. Kaynağı meçhul olan veya gayri meşru yolla elde edilmiş kazanç, vakıf hizmetlerinde ve hayrî hizmetlerde kullanılmamalıdır.
Bir hayır yaparken veya bir hayra aracılık ederken Allah’ın rızası esas alınmalı; bu yolda Allah’ın yardımı ve lutfu ümit edilmelidir. Vakıflar ve hayır kurumları dünyevî çıkar ve menfaat aracı olarak kullanılmamalıdır. Ancak; “ Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Siz yarış edercesine hayır işlerine koşuşun…” ayetinin mesajına uygun olarak hareket edilmelidir.

Değerli Kardeşlerim!
Yardımda, gizlilik esastır. Ancak kişinin kuruma, kurumun topluma yardımında şeffaflık ön planda olmalıdır. Böylelikle vakıf malı korunmuş, hizmet belgelenmiş, güven sağlanmış ve hayır sahipleri incitilmemiş olur. Bir taraftan hayır kurumunda ihmalin, istismarın ve fesadın önüne geçilmiş olurken, diğer yandan da bilinçli veya bilinçsiz yapılan yanlışların sorgulanması ve düzeltilmesi mümkün olacaktır. Vakıf hizmetinde bulunan kişi kendini hesap vermeye razı, hesap sormaya mecbur hissetmelidir. Yapılacak hayırlar ise, ihtiyaç sahibi kişilerin onuru zedelenmeden zamanında ulaştırılmalıdır. Hayrı kabul kişi de, ihtiyacı olanı ve ihtiyacı kadarını almalıdır. Böylece Hakk’ın rızasına uygun davranılmış, halkın hizmetine koşulmuş ve yapılan hayırlar ebedileşmiş olacaktır.

Kıymetli Kardeşlerim! Sohbetimi bir ayet mealiyle son vermek istiyorum. Yüce Rabbimiz; “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.” buyurmaktadır.

Hayırlı Cumalar RFC
 
Hayırlı cumalar, Allah işlerinizden cumanın bereketini ekşit etmesin...
 
Hayırlı cumalar.
 
Hayırlı Cuma'lar RFC...:eyv
 
Geri
Üst