- Katılım
- 9 Eki 2010
- Mesajlar
- 7,991
- Tepkime puanı
- 240
- Puanları
- 0
- Yaş
- 43
HAREZMŞAHLAR DEVLETİ
Harezm, Aral Gölü'nün güneyinde bir ülkedir. Melikş?h zamanında bu bölgeye Oğuzlar' ın Beydili boyundan Anuş Tigin v?li olarak görevlendirilmişti. Onun 1097' de ölümü üzerine yerine oğlu Kutbüddin Muhammed tayin edildi. Böylece Harezm idaresinin babadan oğula geçme geleneği doğuyordu. Nitekim Kutbüddin Muhammed, ş?h ünvanını aldı ve sadece dışişlerinde Selçuklu Sultanı' na bağlı bir hükümdar oldu. Harezmşahlar' ın ilk hükümdarı odur. 1128' de öldüğü zaman yerine oğlu G?zi Atsız Bey ş?h oldu. Harezmşah Atsız, elindeki eyaleti bir devlet halinde geliştirmek üzere tedbiri alıyordu. Zaten o sırada Selçuklu Büyük Sultanlığı büyük bir buhran içindeydi, nitekim Sultan Sancar son yıllarını Türkmenler elinde esarette geçirdikten kısa zaman sonra, 1157 yılında ölmüş ve devlet başsız kalmıştı. Sancar' ın öldüğü zaman Harezm'de Atsız' ın oğlu İl Arslan hüküm sürüyordu. İl Arslan bağımsızlığını ilan etti.
Harezmşah Devleti' nin gelişme ve parlama devresi İl Arslan' ın oğlu Alaeddin Tekeş (veya Töküş) zamanına rastlar. Alaeddin Töküş önce babasının yerine tahta geçen küçük kardeşi Sultanşah ile onun arkasındaki asıl kuvvet olan annesi Terken Hatun' u kaçmaya mecbur bırakarak Horasan bölgesinde kuvvetini kabul ettirdi. Sonra civarındaki devletlerle temasa geçti. O sırada artık son günlerini yaşayan Selçuklu Devleti' nin topraklarını ele geçirmek üzere yaptığı bir savaşta Selçuklu Sultanı İkinci Tuğrul' u yendi ve öldürdü. İran'ın batı tarafları hariç, bütününe hakim oldu. Bağdad'daki Abbasi Halifesi' ne kendini Selçuklular' ın mirasçısı ve zamanın sultanı olarak tanıtmak için çok çalıştı ve sonunda başardı.
Al?eddin Töküş 1200 yılında öldüğü zaman yerine Kutbüddin Muhammed, Al?eddin Muhammed unvanı ile hükümdar oldu. Onun zamanında Harezmşah Devleti genişlemeye ve kuvvetlenmeye devam etti.özellikle kendi topraklarında gözü olan başka bir Türk Sultanlığına, G?rlular'a karşı başarılı bir mücadele verdi ve onların elinde bulunan bazı mühim şehirleri aldı. O sıralarda devletin en kuvvetli hasmı doğudaki Karahıtaylar idi; Karahıtaylar Karahanlılar' ı da kendilerine bağlamışlar, Maveraünnehr havalisine hakim olmuşlardı. Sultan Al?eddin bunlara karşı tertiblediği bir seferde zafer kazandı ve ondan sonra "İskender-i S?ni" (İkinci İskender) ve "Sancar" lakaplarını kullanmaya başladı. Karahıtaylar o sırada yeni gelişmeye başlayan Moğol Devleti'nin ülkesinden sürüp çıkardığı Naymanlar'a karşı mağlup olmuş ve iyice zayıflamıştı. Al?eddin onların elinden Semerkan' ı alarak bu şehri ikinci bir merkez yaptı.1215'te Gazne ve havalisini tamamiyle devlete kattı ve buralara oğlu Cel?leddin'i vali yaptı. Kudreti arttıkça Bağdad' daki Hilafet makamı üzerinde baskı yapmaya çalışıyordu. Halife En-N?sır' ın kendisi aleyhinde birtakım fitneler karıştırdığı iddiasıyla onun makamından alınması gerektiğini, esasen Halifeliğin Hazreti Ali sülalesine aid bulunduğunu iddia etti ve bu aileden birini Halife olarak tanıdı. Fakat Türk ülkelerinde çoğunluğun sünni olması ve sünni alimlerin hep Bağdad Halifesini tutmaları yüzünden, Sultan'ın aleyhinde büyük bir cereyan başladı
Muhaliferin başında kendi annesi Terken Hatun vardı. Oğuzlar'ın Bayat boyundan bir beyin kızı olan Terken hatun, devletin pekçok önemli mevkiine hep kendi akrabalarını getirmiş, Al?eddin adeta bir gölge hükümdar haline gelmişti. Harezmşahlar Devleti' nin yıkılmasına kadar varacak olaylar zincirinin başında yine onu ve akrabalarını görüyoruz. Başlangıçta Harezmşahlar ile Moğollar iyi geçinmişler, aralarında bir ticaret anlaşması da yapmışlardı. Fakat Terken Hatun' un yeğeni Otrar Valisi İnalcık Han, Otrar' a gelen bir Moğol kervanındaki tüccarları casus diye yakalayarak öldürdü, mallarını da müsadere etti. Cengiz Han bunun üzerine olaydan sorumlu saydığı İnalcık (Kayır Han)' ın kendisine teslim edilmesini istedi. Al?eddin bu teklife karşı hakaret dolu cevaplar verdi, ve aslında doğu sınırındaki bir sürü gaile ile uğraşan Cengiz' i kendi üzerine çekmiş oldu.
Cengiz ordusunu toplayıp Harezm ülkesine yöneldiği zaman Al?eddin ona karşı bir savunma savaşı yapmayı kararlaştırdı. Beyleri ve bu arada oğlu Cel?leddin, Moğollar' ı Seyhun kıyısında karşılamak fikrindeydiler. Sultan bu fikri kabul etmedi, ordusunu parçalara bölerek her birini bir şehrin savunmasına ayırıp kendisi Horasan' a gitti.
Moğollar Harezm şehirlerini, uzun savunmalardan sonra da olsa, birer birer zaptederek içindeki halkın büyük kısmını kılıçtan geçirdiler, rastladıkları bütün medeniyet eserlerini, özellikle kitapları yaktılar.
Sultan Al?eddin, olu Rükneddin'in otuzbin kişilik bir kuvvetle Devlet?b?d' da Moğollara karşı çıktığı savaşta yenildi ve Hazar Denizi' nde bir adaya sığındı. Daha evvel annesi Terken Hatun' un baskısıyla, oğlu Uzlug'u veliahd yapmıştı, Fakat sığındığı yerde son günlerini geçirirken annesinin nefret ettiği diğer oğlu Cel?leddin'e boyun eğmeleri için tek tek yemin ettirdi.
şimdi artık Harezmşahlar Devleti, sultanı bulunan fakat ülkesi olmayan bir devlet haline gelmişti: Harezmşahlar Devleti' nin bundan sonraki tarihi Cel?leddin' in macera dolu şahsi hayatı halinde devam etti.
Bizim tarihlerimizde Cel?leddin Harezmş?h diye meşhur olan Cel?leddin Mengüberdi, Sultan Al?eddin'in Ayçiçek adlı bir Hindli cariyeden doğan oğlu idi. Mengüberdi onun adı ("Mengü", çağatay Türkçesi'nde "Tanrı" demektir, "Berdi" ise bugünkü "Verdi" sözünün eski halidir, yani "Mengüberdi", "Allah verdi" demektir), Cel?leddin'in ise lakabı idi. Türk-İslam tarihinde devlet adamı olmaktan ziyade kahraman olarak şöhret yapmış bulunan Cel?leddin'in Moğollar'a karşı mücadeleleri, onu bir destan şahsiyeti haline getirmiş, yüzlerce yıl sonra büyük edib Namık Kemal' e onun hakkında hamasi bir eser yazdıracak kadar derin izler bırakmıştır.
Cel?leddin 1220 yılında Harezm Sultanı oldu. Moğollar henüz bütün ülkeyi istila etmemişlerdi, fakat onlara karşı duracak bir kuvvet yoktu. Kalelerde savunma taktiği Harezmşah Devleti'nin sonu oldu, çünkü Moğollar köylerde yaşayan halkı sürüler halinde esir ettikten sonra bunların eline bayraklar vererek ön safta kalelere hücum ettiriyorlar, kaleden gelen ok yağmuru ile bu zavallılar ölünce, asıl Moğol ordusu bu zavallıların cesetleri üstünden saldırıyorlardı. Böylece Türkistan' ın Müslüman halkının büyük bir kısmı da İslam askerinin oklarıyla öldü. Nihayet 1221' de Harezmşah merkezi olan Gürg?nc Moğollar tarafından zaptedildi.
Cel?leddin bir taraftan saltanatı elinden almak isteyen kardeşleri ve onları tutan kumandanlarla, bir taraftan Moğollar'la karşı karşıya gelmiş ve iki yandan sıkıştırılmıştı. Moğollar onun kardeşleri Uzlug ş?h ve Ak ş?h' ı yakalayarak öldürdüler, fakat Cel?leddin kendi ardından gelen Moğol kuvvetini bozguna uğratarak kurtuldu. Gazne' ye geldi, burada yanına asker topladıktan sonra tekrar Moğollar' a döndü. Parvan' da karşısına çıkan bir Moğol ordusunu şiddetli bir bozguna uğrattı. Halbuki Moğollar Harezm seferinin başından beri hiç yenilgiye uğramamışlardı.Cel?leddin' in küçük kuvvetlerle ve kendi yiğitliği sayesinde başarı kazanması derhal şöhretinin yayılmasına yol açtı. Nihayet bu işi bir an önce bitirmek üzere, Moğol ordusunun başında Cengiz Han harekete geçti. Celaleddin' in yanındaki kuvvetler mahalli beylere aid olup bunlar devamlı bir mücadeleyi göze alamadıkları için kendisinden ayrılmışlardı. Bunun üzerine Hindistan' a geçmeye karar verdi, fakat Cengiz' in ordusu onu İndüs Nehri kenarında çevirdi. Cel?leddin etrafındaki bir kaç yüz askerle Moğol ordusunun bir yanından öbür yanına akın ederek onları şaşkına çeviriyor, koca ordu onun yıldırım hızına erişemiyordu. Savaşı tapadan seyreden Cengiz, onun bu yiğitliği karşısında hayranlığını gizleyememiş, "şöyle bir evladım olsaydı" demişti. Bunun üzerine gururlarını korumak isteyen oğulları bizzat savaşa girip Cel?leddin'in üzerine yürüdüler, ama hiçbir şey yapamadılar. Cengiz onun yakalanmasını istiyor, bu yüzden uzaktan üzerine ok atamıyorlardı. Yakın kavgada ise kimse onunla baş edemiyordu. Nihayet yakındakiler birer-ikişer vurulup düşünce, karısı ve çocuklarına nehire atlayarak Moğollardan kaçmalarını emretti, ama bunların hepsi de sulara kapılarak öldüler. Sultan tek başına kalmıştı. Birden atı ile İndüs Nehri' ne atladı, Cengiz' in ve kumandanlarının şaşkın bakışları önünde öbür sahile çıktı ve kayboldu.
Hindistan'da o zaman Türk hanedanları hüküm sürüyordu .Cel?leddin oralarda bir ülke sahibi olup sonra oradan Moğollar' la mücadeleye devam etmek istedi, fakat üç yıllık bir maceradan sonra geri dönmek zorunda kaldı. İran' a geldi. Girdiği her şehri kendisine bağlayarak İran-Irak sınırına geldi. Halife onun Bağdad'a gelmesinden korkarak üzerine bir ordu gönderdiyse de Cel?leddin bu orduyu dağıttı ve Bağdad yakınlarına kadar bütün bölgeyi yağmaladıktan sonra, Azerbaycan tarafına, Meraga'ya geldi. 1225 yılında Azerbaycan atabeği özbek' in elinden Tebriz'i alıp, orayı kendisine merkez yaptı. Bir yandan Mısır' a kadar ortak savaş (cihad) yapmalarını teklif ediyor, bir yandan Batı İran ve Güney Kafkasya'yı kendi idaresinde toplamaya çalışıyordu. Gürcistan Krallığı üzerine yaptığı iki seferde Tiflis dahil olmak üzere bir çok yerleri fethetti. Azerbaycan Atabeyleri' nin elinden Gence' yi aldı. Gürcistan' ı zaptettiği sırada Kirman Meliki Barak Hacib'in isyan ettiğini haber verdiler. Ordusunu orada bırakıp yanına birkaç yüz atlı alarak, isyancılar daha toparlanmadan Kirman' a girdi ve hepsini itaat altına aldı. Sonra Ahlat' ı kuşattı. Ahlat o tarihte Eyyübiler' in elinden idi. Kuşatma sırasında Yıva boyundan Oğuzlar' ın Azerbaycan bölgesini karıştırdıkları haberi geldi, bunun üzerine Ahlat' tan ayrılıp Yıvalı Türkmenler üzerine yürüdü ve hepsini bozup dağıttı. Gürcüler' in Tiflis' i geri aldıkları söylenince, bu defa onların üzerine vardı, Gürcüler sür' atle kaçıp kurtuldular. Gence Valisi Emin Orhan' ın İsmaili suikastçılar tarafından öldürüldüğünü öğrenince, onların ülkesine akın edip hepsini bir yana sinmeye mecbur etti.
Cel?leddin' in bu başarılarının haberi Moğollar'a ulaşınca büyük bir telaş uyandırdı. çünkü her tarafta onun kahramanlıklarına dair haberler dolaşıyor, halk Moğollar' a karşı böyle bir kurtarıcı ile birleşmek üzere hazır bekliyordu. Sultan tekrar Ahlat kuşatmasına gideceği sırada, Bir Moğol ordusu Ceyhun' u geçip Batı İran'a yürümüştü. Cel?leddin derhal hareket edip onları Isfahan yakınlarında karşıladı. O güne kadar Türk şehirlerini masum halkı önde yürütmek suretiyle zaptetmeye alışmış olan Moğollar bu sefer meydan savaşına girince iyice zorlandılar. üstelik karşılarında kendi yüreklerine korku salmış olan müthiş bir kumandan vardı. Cel?leddin, Moğollar ordusunu sıkıştırınca Moğollar onun sağ kanat kumandanı olan şehzade Gıy?seddin'e haber gönderip kendisini Harezm' e sultan yapacaklarını vadettiler. Gıy?seddin savaşı bırakıp oradan uzaklaştı. Buna rağmen Cel?leddin orada meydana gelen boşluğu derhal kapatarak hücuma devam etti Moğollar' ı bozguna uğrattı. Bu defa Moğollar geride pusuda beklettikleri bir ordu ile Cel?leddin' e tekrar saldırdılar. Sultan' ın sol cenahı bozulduğu için geri çekilmek zorunda kaldı, ama Moğollar'a öyle telefat verdirmişti ki onlar da geri çekildiler. Böylece yenilmez diye bilinen Moğol ordusu bir defa daha hezimete uğruyordu.
Moğollar halkın isyan duygularını öldürmek için hep Cel?leddin' in öldüğüne dair haberler çıkarıyorlar, ama o masal kahramanları gibi her an her yede görünüyor ve bu dedikoduları boşa çıkarıyordu. Onun yokluğundan faydalanarak isyana kalkan bütün mahalli hükümdarlar sonunda ona baş eğdiler, çünkü onlar Sultan' ın çok uzaklarda olduğunu bildikleri bir zaman , göz açıp kapayıncaya kadar tepelerine ineceğini hiç tahmin edemiyorlardı. O Moğollarla boğuşurken, Azerbaycan'da bıraktığı veziri şerefülkmülk bütün düşman taarruzlarını püskürttü.
Sultan,Moğol çatışmasından Azerbaycan'a döndüğü zaman Gürcü Kraliçesi ve onun başkumandanı, kuzeydeki Kıpçak Türkleri' ni de yanlarına alarak Azerbaycan' a hücuma hazırlanmışlardı. 1229 kışında üzerine üzerine gelen bu büyük orduyu karşıladı. Gürcü ordusu içinde Kıpçak Türkleri bulunduğunu öğrenince, savaştan önce onlara tuz ve ekmek gönderdi; Türkler arasında tuz-ekmek hakkı kutsal olduğu için Kıpçaklar Gürcü ordusundan ayrıldılar. Bundan sonra Cel?leddin Gürcü ordusuna hücum etti. Daha saflar birbirine yeni kavuşmuşlardı ki, Sultan, yanında bire bölük suvari ile yıldırım gibi Gürcü ordusunun içlerine daldı, merkezde savaşı idare etmekte olan Gürcü başkumandanıyla yanındaki öbür kumandanlara hücum etti; bizzat başkumandan İvani' yi bir kılıç darbesiyle yere serdi. O sırada kanatlardaki Gürcü birlikleri de perişan olmuş kaçıyorlardı. Sultan onları takip ederek daha pekçok Gürcü kalelerini ele geçirdi; Beçni yakınında Gürcüler bir defa daha toparlanarak ordu çıkardılar, ama Sultan onu da darmadağın etti.
Cel?leddin'in bu başarıalrı civardaki küçük Türk deevletleri üzerinde önemli te' sir yaptı. Selçuklular'ın Erzurum Valisi ve Al?eddin Keykubad' ın amcazadesi olan Tuğrulşah oğlu Cihanşah onun karargahına giderek her türlü yardıma hazır olduğunu bildirdi. Gerek Eyyübiler' den, gerek Konya Selçukluları' ndan şikayetçi olan Artukoğlu beyleri ona bağlılıklarını arz ettiler. O zamana kadar kendisine sadece "Hakan" diyen Abb?si Halifesi bile nihayet onun "Sultan"lığını kabul etti. Cel?leddin' in en parlak devri idi; daha evvel yarım bıraktığı Ahlat kuşatmasına tekrar döndü. Fakat Ahlat kuşatması ve zaptı onun şöhretinin de, kudretinin de sonu oldu.
Ahlat o çağda İslam Dünyası'nın büyük merkezlerinden biriydi. Halkının zenginliği ve medeniyet seviyesi herkesi kıskandırdı. Bu güzel Türk beldesinde Mısır Sultanı adına İzzeddin Aybeğ adında bir vali ve kumandan bulunuyordu. Aybeğ,şehri büyük bir kudret ve cesaretle savundu. Aylar geçtiği halde Cel?leddin Ahlat' ı alamamıştı. şehirde açlık baş gösterdi, halk kedi ve köpek eti yemeye başladı. En sonunda içeride bazı adamlara haber salarak onları avlamaya çalıştılar. Bir hain bulundu ve onun sayesinde Cel?leddin'in ordusu Ahlat surlarını aşıp şehre girdi.Türk-İslam Dünyasını bu muazzam ilim ve kültür şehri baştanbaşa yağmalandı, kuşatmadaki mancınık darbelerinden kurtulan binalar da yakılıp yıkıldı. Sultan şehrin yeniden imarı için emir verdiyse de, Ahlat'ta olup bitenler ona bütün İslam Dünyası'nın nefretini kazandırmaktan başka işe yaramadı. Moğollar ve Gürcüler karşısındaki başarıları yüzünden her tarafta mücahid olarak tanınmış, hele Moğol sürülerini durdurmayı başaran tek Türk Sultanı olmak itibariyle bütün Müslümanlar'ın gönlünü kazanmış olan Sultan, şimdi artık Moğol vahşileriyle bir tutuluyordu. Her yanda İslam hükümdarları ona karşı anlaşmaya girdiler. Mısır Sultanı ile Konya Selçuklu Sultanı ortak harekata karar verdiler.
Cel?leddin, birleşen iki ülkenin kendi üzerine ortak hücumlarına fırsat vermemek için, hemen Anadolu Selçukluları'nın üzerine yürüdü. Belki de asıl niyeti Selçuklu Devleti' ni ele geçirmek, sonra bu devletin gücü ile Moğollar üzerine yeniden yürümekti. Ahlat'ın zaptından üç ay sonraydı ki (Ağustos 11230) Erzincan civarındaki Yassıçimen' de Selçuklu ordusuyla karşılaştı ve taarruz etti, ama feci bir mağlubiyete uğradı. Ordusunun büyük bir kısmı savaş meydanında ve daha sonra kaçarken uçurumlara düşmek suretiyle mahvoldu. Mısır Sultanı Ahlat' ı hemen geri aldı. Cel?leddin bu mağlubiyeti kendine yedirememişti, yeniden saldırmayı planlıyordu.Ama Moğollar' ın yeni bir ordu hazırlayarak kendisine hücum etmek üzere olduklarını öğrenince, barış anlaşması yapmaya mecbur oldu.
Moğollar'a karşı asker toplamaya çalışıyor, bir yandan İslam hükümdarlarına mektuplar göndererek herkes için büyük tehlike olan Moğollar' a karşı birlikte hareket etmeyi teklif ediyordu. Ama Ahlat ve Yassıçimen olayları, onun sevgisini söndürmüştü; Moğollar'dan farksız görülüyordu. Mugan'da asker toplarken Moğollar' ın baskınına uğradı. Nereye gitse takip ediliyor, toparlanmaya fırsat bulamıyordu. Mahan' dan kalkarak Diyarbekir önlerine kadar geldi, oradan Elcezire' ye geçmeyi ve Mısır Sultanı' ndan yardım almayı ümit ediyordu. 1231 yılı Ağustos ayında Dicle kenarında Moğollar onu bularak gece baskınıyla yanındaki herkesi öldürdüler. Cel?leddin şahsi cesareti ve kahramanlığıyla üzerine gelen Moğollar' ın kimini öldürüp kimini atlatarak oradan kurtuldu, atını dağlara doğru sürdü. Dağlarda yol kesip hırsızlık yapan bir grup kürt bunu soymak üzere hücum ettilerse de kendisini tanıtınca bir eve hapsettiler, sonra Silvan Emiri Melik Muzaffer Gazi'ye giderek para karşılığında serbest bırakmayı teklif ettiler. Fakat o sırada Ahlat kuşatması sırasında akrabaları ölen ve intikam peşinde olan biri, onun Harezmli olduğunu görünce mızrakla hücum etti ve öldürdü. Ertesi gün getirip merasimle Silvan' da toprağa verdiler.
Cel?leddin, tarihte eşi az bulunan kahramanlardan biriydi, ama iyi bir diplomat ve devlet idarecisi olamadı. Er meydanlarında kazandığı zaferleri iyi bir politika ile pekiştirmeyi bilemedi. özellikle katı yürekliliği yüzünden halkı kendine düşman etmişti. Fakat bütün İslam Dünyası' nı alt-üst eden Moğollar' ın öyle uykularını kaçırmış ve onlara karşı başarıları kendisini halkın gözünde öyle bir masal haline getirmişti ki, ölümünden sonra çeşitli yerlerde bir çok kişi kendisinin Cel?leddin olduğunu ilan etmiş, Moğollar da bu iddia sahiplerini büyük bir dikkatle takip ederek efsaneyi söndürmek üzere hayli emek sarf etmişlerdir.
Cel?leddin uzun müddet Moğollar' ı İran' dan uzak tutmak itibariyle, felaketi elden geldiğince geciktirmiş ve bu bakımdan büyük bir hizmet görmüştür. Gürcistan' a karşı seferleri yine onun hayırla anılmasına yarayacak işlerdendir.
Harezmşahlar Devleti, alında on yıl önce tarihe karışmıştı. Cel?leddin'in bahtsız ölümüyle bütün dirilme ümitleri de ortadan kalktı ve o ülkede artık çağatay Hanedanı' nın saltanatı başladı.
KAYNAK: Tarihte Türkler-Prof.Dr.Erol Güngör
Sayfa:114-124, ötüken Yayınları
Harezm, Aral Gölü'nün güneyinde bir ülkedir. Melikş?h zamanında bu bölgeye Oğuzlar' ın Beydili boyundan Anuş Tigin v?li olarak görevlendirilmişti. Onun 1097' de ölümü üzerine yerine oğlu Kutbüddin Muhammed tayin edildi. Böylece Harezm idaresinin babadan oğula geçme geleneği doğuyordu. Nitekim Kutbüddin Muhammed, ş?h ünvanını aldı ve sadece dışişlerinde Selçuklu Sultanı' na bağlı bir hükümdar oldu. Harezmşahlar' ın ilk hükümdarı odur. 1128' de öldüğü zaman yerine oğlu G?zi Atsız Bey ş?h oldu. Harezmşah Atsız, elindeki eyaleti bir devlet halinde geliştirmek üzere tedbiri alıyordu. Zaten o sırada Selçuklu Büyük Sultanlığı büyük bir buhran içindeydi, nitekim Sultan Sancar son yıllarını Türkmenler elinde esarette geçirdikten kısa zaman sonra, 1157 yılında ölmüş ve devlet başsız kalmıştı. Sancar' ın öldüğü zaman Harezm'de Atsız' ın oğlu İl Arslan hüküm sürüyordu. İl Arslan bağımsızlığını ilan etti.
Harezmşah Devleti' nin gelişme ve parlama devresi İl Arslan' ın oğlu Alaeddin Tekeş (veya Töküş) zamanına rastlar. Alaeddin Töküş önce babasının yerine tahta geçen küçük kardeşi Sultanşah ile onun arkasındaki asıl kuvvet olan annesi Terken Hatun' u kaçmaya mecbur bırakarak Horasan bölgesinde kuvvetini kabul ettirdi. Sonra civarındaki devletlerle temasa geçti. O sırada artık son günlerini yaşayan Selçuklu Devleti' nin topraklarını ele geçirmek üzere yaptığı bir savaşta Selçuklu Sultanı İkinci Tuğrul' u yendi ve öldürdü. İran'ın batı tarafları hariç, bütününe hakim oldu. Bağdad'daki Abbasi Halifesi' ne kendini Selçuklular' ın mirasçısı ve zamanın sultanı olarak tanıtmak için çok çalıştı ve sonunda başardı.
Al?eddin Töküş 1200 yılında öldüğü zaman yerine Kutbüddin Muhammed, Al?eddin Muhammed unvanı ile hükümdar oldu. Onun zamanında Harezmşah Devleti genişlemeye ve kuvvetlenmeye devam etti.özellikle kendi topraklarında gözü olan başka bir Türk Sultanlığına, G?rlular'a karşı başarılı bir mücadele verdi ve onların elinde bulunan bazı mühim şehirleri aldı. O sıralarda devletin en kuvvetli hasmı doğudaki Karahıtaylar idi; Karahıtaylar Karahanlılar' ı da kendilerine bağlamışlar, Maveraünnehr havalisine hakim olmuşlardı. Sultan Al?eddin bunlara karşı tertiblediği bir seferde zafer kazandı ve ondan sonra "İskender-i S?ni" (İkinci İskender) ve "Sancar" lakaplarını kullanmaya başladı. Karahıtaylar o sırada yeni gelişmeye başlayan Moğol Devleti'nin ülkesinden sürüp çıkardığı Naymanlar'a karşı mağlup olmuş ve iyice zayıflamıştı. Al?eddin onların elinden Semerkan' ı alarak bu şehri ikinci bir merkez yaptı.1215'te Gazne ve havalisini tamamiyle devlete kattı ve buralara oğlu Cel?leddin'i vali yaptı. Kudreti arttıkça Bağdad' daki Hilafet makamı üzerinde baskı yapmaya çalışıyordu. Halife En-N?sır' ın kendisi aleyhinde birtakım fitneler karıştırdığı iddiasıyla onun makamından alınması gerektiğini, esasen Halifeliğin Hazreti Ali sülalesine aid bulunduğunu iddia etti ve bu aileden birini Halife olarak tanıdı. Fakat Türk ülkelerinde çoğunluğun sünni olması ve sünni alimlerin hep Bağdad Halifesini tutmaları yüzünden, Sultan'ın aleyhinde büyük bir cereyan başladı
Muhaliferin başında kendi annesi Terken Hatun vardı. Oğuzlar'ın Bayat boyundan bir beyin kızı olan Terken hatun, devletin pekçok önemli mevkiine hep kendi akrabalarını getirmiş, Al?eddin adeta bir gölge hükümdar haline gelmişti. Harezmşahlar Devleti' nin yıkılmasına kadar varacak olaylar zincirinin başında yine onu ve akrabalarını görüyoruz. Başlangıçta Harezmşahlar ile Moğollar iyi geçinmişler, aralarında bir ticaret anlaşması da yapmışlardı. Fakat Terken Hatun' un yeğeni Otrar Valisi İnalcık Han, Otrar' a gelen bir Moğol kervanındaki tüccarları casus diye yakalayarak öldürdü, mallarını da müsadere etti. Cengiz Han bunun üzerine olaydan sorumlu saydığı İnalcık (Kayır Han)' ın kendisine teslim edilmesini istedi. Al?eddin bu teklife karşı hakaret dolu cevaplar verdi, ve aslında doğu sınırındaki bir sürü gaile ile uğraşan Cengiz' i kendi üzerine çekmiş oldu.
Cengiz ordusunu toplayıp Harezm ülkesine yöneldiği zaman Al?eddin ona karşı bir savunma savaşı yapmayı kararlaştırdı. Beyleri ve bu arada oğlu Cel?leddin, Moğollar' ı Seyhun kıyısında karşılamak fikrindeydiler. Sultan bu fikri kabul etmedi, ordusunu parçalara bölerek her birini bir şehrin savunmasına ayırıp kendisi Horasan' a gitti.
Moğollar Harezm şehirlerini, uzun savunmalardan sonra da olsa, birer birer zaptederek içindeki halkın büyük kısmını kılıçtan geçirdiler, rastladıkları bütün medeniyet eserlerini, özellikle kitapları yaktılar.
Sultan Al?eddin, olu Rükneddin'in otuzbin kişilik bir kuvvetle Devlet?b?d' da Moğollara karşı çıktığı savaşta yenildi ve Hazar Denizi' nde bir adaya sığındı. Daha evvel annesi Terken Hatun' un baskısıyla, oğlu Uzlug'u veliahd yapmıştı, Fakat sığındığı yerde son günlerini geçirirken annesinin nefret ettiği diğer oğlu Cel?leddin'e boyun eğmeleri için tek tek yemin ettirdi.
şimdi artık Harezmşahlar Devleti, sultanı bulunan fakat ülkesi olmayan bir devlet haline gelmişti: Harezmşahlar Devleti' nin bundan sonraki tarihi Cel?leddin' in macera dolu şahsi hayatı halinde devam etti.
Bizim tarihlerimizde Cel?leddin Harezmş?h diye meşhur olan Cel?leddin Mengüberdi, Sultan Al?eddin'in Ayçiçek adlı bir Hindli cariyeden doğan oğlu idi. Mengüberdi onun adı ("Mengü", çağatay Türkçesi'nde "Tanrı" demektir, "Berdi" ise bugünkü "Verdi" sözünün eski halidir, yani "Mengüberdi", "Allah verdi" demektir), Cel?leddin'in ise lakabı idi. Türk-İslam tarihinde devlet adamı olmaktan ziyade kahraman olarak şöhret yapmış bulunan Cel?leddin'in Moğollar'a karşı mücadeleleri, onu bir destan şahsiyeti haline getirmiş, yüzlerce yıl sonra büyük edib Namık Kemal' e onun hakkında hamasi bir eser yazdıracak kadar derin izler bırakmıştır.
Cel?leddin 1220 yılında Harezm Sultanı oldu. Moğollar henüz bütün ülkeyi istila etmemişlerdi, fakat onlara karşı duracak bir kuvvet yoktu. Kalelerde savunma taktiği Harezmşah Devleti'nin sonu oldu, çünkü Moğollar köylerde yaşayan halkı sürüler halinde esir ettikten sonra bunların eline bayraklar vererek ön safta kalelere hücum ettiriyorlar, kaleden gelen ok yağmuru ile bu zavallılar ölünce, asıl Moğol ordusu bu zavallıların cesetleri üstünden saldırıyorlardı. Böylece Türkistan' ın Müslüman halkının büyük bir kısmı da İslam askerinin oklarıyla öldü. Nihayet 1221' de Harezmşah merkezi olan Gürg?nc Moğollar tarafından zaptedildi.
Cel?leddin bir taraftan saltanatı elinden almak isteyen kardeşleri ve onları tutan kumandanlarla, bir taraftan Moğollar'la karşı karşıya gelmiş ve iki yandan sıkıştırılmıştı. Moğollar onun kardeşleri Uzlug ş?h ve Ak ş?h' ı yakalayarak öldürdüler, fakat Cel?leddin kendi ardından gelen Moğol kuvvetini bozguna uğratarak kurtuldu. Gazne' ye geldi, burada yanına asker topladıktan sonra tekrar Moğollar' a döndü. Parvan' da karşısına çıkan bir Moğol ordusunu şiddetli bir bozguna uğrattı. Halbuki Moğollar Harezm seferinin başından beri hiç yenilgiye uğramamışlardı.Cel?leddin' in küçük kuvvetlerle ve kendi yiğitliği sayesinde başarı kazanması derhal şöhretinin yayılmasına yol açtı. Nihayet bu işi bir an önce bitirmek üzere, Moğol ordusunun başında Cengiz Han harekete geçti. Celaleddin' in yanındaki kuvvetler mahalli beylere aid olup bunlar devamlı bir mücadeleyi göze alamadıkları için kendisinden ayrılmışlardı. Bunun üzerine Hindistan' a geçmeye karar verdi, fakat Cengiz' in ordusu onu İndüs Nehri kenarında çevirdi. Cel?leddin etrafındaki bir kaç yüz askerle Moğol ordusunun bir yanından öbür yanına akın ederek onları şaşkına çeviriyor, koca ordu onun yıldırım hızına erişemiyordu. Savaşı tapadan seyreden Cengiz, onun bu yiğitliği karşısında hayranlığını gizleyememiş, "şöyle bir evladım olsaydı" demişti. Bunun üzerine gururlarını korumak isteyen oğulları bizzat savaşa girip Cel?leddin'in üzerine yürüdüler, ama hiçbir şey yapamadılar. Cengiz onun yakalanmasını istiyor, bu yüzden uzaktan üzerine ok atamıyorlardı. Yakın kavgada ise kimse onunla baş edemiyordu. Nihayet yakındakiler birer-ikişer vurulup düşünce, karısı ve çocuklarına nehire atlayarak Moğollardan kaçmalarını emretti, ama bunların hepsi de sulara kapılarak öldüler. Sultan tek başına kalmıştı. Birden atı ile İndüs Nehri' ne atladı, Cengiz' in ve kumandanlarının şaşkın bakışları önünde öbür sahile çıktı ve kayboldu.
Hindistan'da o zaman Türk hanedanları hüküm sürüyordu .Cel?leddin oralarda bir ülke sahibi olup sonra oradan Moğollar' la mücadeleye devam etmek istedi, fakat üç yıllık bir maceradan sonra geri dönmek zorunda kaldı. İran' a geldi. Girdiği her şehri kendisine bağlayarak İran-Irak sınırına geldi. Halife onun Bağdad'a gelmesinden korkarak üzerine bir ordu gönderdiyse de Cel?leddin bu orduyu dağıttı ve Bağdad yakınlarına kadar bütün bölgeyi yağmaladıktan sonra, Azerbaycan tarafına, Meraga'ya geldi. 1225 yılında Azerbaycan atabeği özbek' in elinden Tebriz'i alıp, orayı kendisine merkez yaptı. Bir yandan Mısır' a kadar ortak savaş (cihad) yapmalarını teklif ediyor, bir yandan Batı İran ve Güney Kafkasya'yı kendi idaresinde toplamaya çalışıyordu. Gürcistan Krallığı üzerine yaptığı iki seferde Tiflis dahil olmak üzere bir çok yerleri fethetti. Azerbaycan Atabeyleri' nin elinden Gence' yi aldı. Gürcistan' ı zaptettiği sırada Kirman Meliki Barak Hacib'in isyan ettiğini haber verdiler. Ordusunu orada bırakıp yanına birkaç yüz atlı alarak, isyancılar daha toparlanmadan Kirman' a girdi ve hepsini itaat altına aldı. Sonra Ahlat' ı kuşattı. Ahlat o tarihte Eyyübiler' in elinden idi. Kuşatma sırasında Yıva boyundan Oğuzlar' ın Azerbaycan bölgesini karıştırdıkları haberi geldi, bunun üzerine Ahlat' tan ayrılıp Yıvalı Türkmenler üzerine yürüdü ve hepsini bozup dağıttı. Gürcüler' in Tiflis' i geri aldıkları söylenince, bu defa onların üzerine vardı, Gürcüler sür' atle kaçıp kurtuldular. Gence Valisi Emin Orhan' ın İsmaili suikastçılar tarafından öldürüldüğünü öğrenince, onların ülkesine akın edip hepsini bir yana sinmeye mecbur etti.
Cel?leddin' in bu başarılarının haberi Moğollar'a ulaşınca büyük bir telaş uyandırdı. çünkü her tarafta onun kahramanlıklarına dair haberler dolaşıyor, halk Moğollar' a karşı böyle bir kurtarıcı ile birleşmek üzere hazır bekliyordu. Sultan tekrar Ahlat kuşatmasına gideceği sırada, Bir Moğol ordusu Ceyhun' u geçip Batı İran'a yürümüştü. Cel?leddin derhal hareket edip onları Isfahan yakınlarında karşıladı. O güne kadar Türk şehirlerini masum halkı önde yürütmek suretiyle zaptetmeye alışmış olan Moğollar bu sefer meydan savaşına girince iyice zorlandılar. üstelik karşılarında kendi yüreklerine korku salmış olan müthiş bir kumandan vardı. Cel?leddin, Moğollar ordusunu sıkıştırınca Moğollar onun sağ kanat kumandanı olan şehzade Gıy?seddin'e haber gönderip kendisini Harezm' e sultan yapacaklarını vadettiler. Gıy?seddin savaşı bırakıp oradan uzaklaştı. Buna rağmen Cel?leddin orada meydana gelen boşluğu derhal kapatarak hücuma devam etti Moğollar' ı bozguna uğrattı. Bu defa Moğollar geride pusuda beklettikleri bir ordu ile Cel?leddin' e tekrar saldırdılar. Sultan' ın sol cenahı bozulduğu için geri çekilmek zorunda kaldı, ama Moğollar'a öyle telefat verdirmişti ki onlar da geri çekildiler. Böylece yenilmez diye bilinen Moğol ordusu bir defa daha hezimete uğruyordu.
Moğollar halkın isyan duygularını öldürmek için hep Cel?leddin' in öldüğüne dair haberler çıkarıyorlar, ama o masal kahramanları gibi her an her yede görünüyor ve bu dedikoduları boşa çıkarıyordu. Onun yokluğundan faydalanarak isyana kalkan bütün mahalli hükümdarlar sonunda ona baş eğdiler, çünkü onlar Sultan' ın çok uzaklarda olduğunu bildikleri bir zaman , göz açıp kapayıncaya kadar tepelerine ineceğini hiç tahmin edemiyorlardı. O Moğollarla boğuşurken, Azerbaycan'da bıraktığı veziri şerefülkmülk bütün düşman taarruzlarını püskürttü.
Sultan,Moğol çatışmasından Azerbaycan'a döndüğü zaman Gürcü Kraliçesi ve onun başkumandanı, kuzeydeki Kıpçak Türkleri' ni de yanlarına alarak Azerbaycan' a hücuma hazırlanmışlardı. 1229 kışında üzerine üzerine gelen bu büyük orduyu karşıladı. Gürcü ordusu içinde Kıpçak Türkleri bulunduğunu öğrenince, savaştan önce onlara tuz ve ekmek gönderdi; Türkler arasında tuz-ekmek hakkı kutsal olduğu için Kıpçaklar Gürcü ordusundan ayrıldılar. Bundan sonra Cel?leddin Gürcü ordusuna hücum etti. Daha saflar birbirine yeni kavuşmuşlardı ki, Sultan, yanında bire bölük suvari ile yıldırım gibi Gürcü ordusunun içlerine daldı, merkezde savaşı idare etmekte olan Gürcü başkumandanıyla yanındaki öbür kumandanlara hücum etti; bizzat başkumandan İvani' yi bir kılıç darbesiyle yere serdi. O sırada kanatlardaki Gürcü birlikleri de perişan olmuş kaçıyorlardı. Sultan onları takip ederek daha pekçok Gürcü kalelerini ele geçirdi; Beçni yakınında Gürcüler bir defa daha toparlanarak ordu çıkardılar, ama Sultan onu da darmadağın etti.
Cel?leddin'in bu başarıalrı civardaki küçük Türk deevletleri üzerinde önemli te' sir yaptı. Selçuklular'ın Erzurum Valisi ve Al?eddin Keykubad' ın amcazadesi olan Tuğrulşah oğlu Cihanşah onun karargahına giderek her türlü yardıma hazır olduğunu bildirdi. Gerek Eyyübiler' den, gerek Konya Selçukluları' ndan şikayetçi olan Artukoğlu beyleri ona bağlılıklarını arz ettiler. O zamana kadar kendisine sadece "Hakan" diyen Abb?si Halifesi bile nihayet onun "Sultan"lığını kabul etti. Cel?leddin' in en parlak devri idi; daha evvel yarım bıraktığı Ahlat kuşatmasına tekrar döndü. Fakat Ahlat kuşatması ve zaptı onun şöhretinin de, kudretinin de sonu oldu.
Ahlat o çağda İslam Dünyası'nın büyük merkezlerinden biriydi. Halkının zenginliği ve medeniyet seviyesi herkesi kıskandırdı. Bu güzel Türk beldesinde Mısır Sultanı adına İzzeddin Aybeğ adında bir vali ve kumandan bulunuyordu. Aybeğ,şehri büyük bir kudret ve cesaretle savundu. Aylar geçtiği halde Cel?leddin Ahlat' ı alamamıştı. şehirde açlık baş gösterdi, halk kedi ve köpek eti yemeye başladı. En sonunda içeride bazı adamlara haber salarak onları avlamaya çalıştılar. Bir hain bulundu ve onun sayesinde Cel?leddin'in ordusu Ahlat surlarını aşıp şehre girdi.Türk-İslam Dünyasını bu muazzam ilim ve kültür şehri baştanbaşa yağmalandı, kuşatmadaki mancınık darbelerinden kurtulan binalar da yakılıp yıkıldı. Sultan şehrin yeniden imarı için emir verdiyse de, Ahlat'ta olup bitenler ona bütün İslam Dünyası'nın nefretini kazandırmaktan başka işe yaramadı. Moğollar ve Gürcüler karşısındaki başarıları yüzünden her tarafta mücahid olarak tanınmış, hele Moğol sürülerini durdurmayı başaran tek Türk Sultanı olmak itibariyle bütün Müslümanlar'ın gönlünü kazanmış olan Sultan, şimdi artık Moğol vahşileriyle bir tutuluyordu. Her yanda İslam hükümdarları ona karşı anlaşmaya girdiler. Mısır Sultanı ile Konya Selçuklu Sultanı ortak harekata karar verdiler.
Cel?leddin, birleşen iki ülkenin kendi üzerine ortak hücumlarına fırsat vermemek için, hemen Anadolu Selçukluları'nın üzerine yürüdü. Belki de asıl niyeti Selçuklu Devleti' ni ele geçirmek, sonra bu devletin gücü ile Moğollar üzerine yeniden yürümekti. Ahlat'ın zaptından üç ay sonraydı ki (Ağustos 11230) Erzincan civarındaki Yassıçimen' de Selçuklu ordusuyla karşılaştı ve taarruz etti, ama feci bir mağlubiyete uğradı. Ordusunun büyük bir kısmı savaş meydanında ve daha sonra kaçarken uçurumlara düşmek suretiyle mahvoldu. Mısır Sultanı Ahlat' ı hemen geri aldı. Cel?leddin bu mağlubiyeti kendine yedirememişti, yeniden saldırmayı planlıyordu.Ama Moğollar' ın yeni bir ordu hazırlayarak kendisine hücum etmek üzere olduklarını öğrenince, barış anlaşması yapmaya mecbur oldu.
Moğollar'a karşı asker toplamaya çalışıyor, bir yandan İslam hükümdarlarına mektuplar göndererek herkes için büyük tehlike olan Moğollar' a karşı birlikte hareket etmeyi teklif ediyordu. Ama Ahlat ve Yassıçimen olayları, onun sevgisini söndürmüştü; Moğollar'dan farksız görülüyordu. Mugan'da asker toplarken Moğollar' ın baskınına uğradı. Nereye gitse takip ediliyor, toparlanmaya fırsat bulamıyordu. Mahan' dan kalkarak Diyarbekir önlerine kadar geldi, oradan Elcezire' ye geçmeyi ve Mısır Sultanı' ndan yardım almayı ümit ediyordu. 1231 yılı Ağustos ayında Dicle kenarında Moğollar onu bularak gece baskınıyla yanındaki herkesi öldürdüler. Cel?leddin şahsi cesareti ve kahramanlığıyla üzerine gelen Moğollar' ın kimini öldürüp kimini atlatarak oradan kurtuldu, atını dağlara doğru sürdü. Dağlarda yol kesip hırsızlık yapan bir grup kürt bunu soymak üzere hücum ettilerse de kendisini tanıtınca bir eve hapsettiler, sonra Silvan Emiri Melik Muzaffer Gazi'ye giderek para karşılığında serbest bırakmayı teklif ettiler. Fakat o sırada Ahlat kuşatması sırasında akrabaları ölen ve intikam peşinde olan biri, onun Harezmli olduğunu görünce mızrakla hücum etti ve öldürdü. Ertesi gün getirip merasimle Silvan' da toprağa verdiler.
Cel?leddin, tarihte eşi az bulunan kahramanlardan biriydi, ama iyi bir diplomat ve devlet idarecisi olamadı. Er meydanlarında kazandığı zaferleri iyi bir politika ile pekiştirmeyi bilemedi. özellikle katı yürekliliği yüzünden halkı kendine düşman etmişti. Fakat bütün İslam Dünyası' nı alt-üst eden Moğollar' ın öyle uykularını kaçırmış ve onlara karşı başarıları kendisini halkın gözünde öyle bir masal haline getirmişti ki, ölümünden sonra çeşitli yerlerde bir çok kişi kendisinin Cel?leddin olduğunu ilan etmiş, Moğollar da bu iddia sahiplerini büyük bir dikkatle takip ederek efsaneyi söndürmek üzere hayli emek sarf etmişlerdir.
Cel?leddin uzun müddet Moğollar' ı İran' dan uzak tutmak itibariyle, felaketi elden geldiğince geciktirmiş ve bu bakımdan büyük bir hizmet görmüştür. Gürcistan' a karşı seferleri yine onun hayırla anılmasına yarayacak işlerdendir.
Harezmşahlar Devleti, alında on yıl önce tarihe karışmıştı. Cel?leddin'in bahtsız ölümüyle bütün dirilme ümitleri de ortadan kalktı ve o ülkede artık çağatay Hanedanı' nın saltanatı başladı.
KAYNAK: Tarihte Türkler-Prof.Dr.Erol Güngör
Sayfa:114-124, ötüken Yayınları