- Katılım
- 30 Eyl 2014
- Mesajlar
- 2,979
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 36
İLİ : GENEL
TARİH : 30.10.2015
PEYGAMBERLER, İNSANLIĞIN YOLUNU
AYDINLATAN REHBERLERDİR
Aziz Müminler!
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle
buyuruyor: “Biz Allah’a ve bize indirilene; kezâ
İbrâhim, İsmâil, İshak, Ya‘kūb ve torunlarına
indirilenlere; yine Mûsâ ve Îsâ’ya verilenlere ve
bütün peygamberlere rableri tarafından
gönderilenlere inandık. Onlar arasında ayırım
yapmayız; biz O’na teslim olmuşuzdur’ deyin.”1
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz
(s.a.s) şöyle buyuruyor: “Peygamberler, anneleri ayrı,
babaları bir kardeşlerdir; dinleri de birdir.”2
Kardeşlerim!
Yeryüzü, peygamberlerin insanlığa getirdiği ilâhî
vahiy kadar tutarlı ve sürekli bir zincire şahit olmamıştır.
Her gelen peygamber, bir öncekini tasdik ederek ilâhî
daveti insanlara ulaştırmıştır. Peygamberler, ilahi mesajı
sadece insanlara ulaştırmakla kalmamış, aynı zamanda
en güzel bir şekilde yaşayarak gönderildikleri
toplumlara örnek olmuşlardır.
Kardeşlerim!
Bütün peygamberler, aynı ilahi sözün elçileridir.
Onlar, Yüce Rabbimizin biz insanlara en büyük lütfu ve
ihsanıdır. Onlar, insanları küfrün kara bataklığından bir
olan Allah’ın tevhit yoluna, bilgi ve inancın aydınlığına
çağıran rahmet elçileridir. Onlar, insanlığın yolunu
aydınlatan, insanlığa merhamet ve şefkat, huzur ve barış,
dostluk ve kardeşlik, hak ve adalet, ahlak ve fazilet
önderliği yapan kutlu elçilerdir. Onlar, ilimle ameli,
hayatla ahlakı, hikmetle irfanı, bugünle yarını buluşturan
ve barıştıran rehberlerdir. Onlar, doğruyla yanlışı,
güzelle çirkini, iyiyle kötüyü, faydalıyla zararlıyı,
adaletle zulmü, ilimle cehaleti, samimiyetle gösterişi
birbirinden ayırt eden hidayet kaynağıdırlar.
Kardeşlerim!
Peygamberler, kalp gözümüzü açan, doğru yolu
gösteren Yüce Rahman’ın rahmet mektebinin
muallimleridir. Kültür ve medeniyet adına insanlık
onlara çok şey borçludur. Bugün gaflet, dalalet, cehalet,
fitne, kin, nefret ve intikam çıkmazında boğulan
insanlığın, onlara her zamankinden daha çok ihtiyacı
vardır.
Kardeşlerim!
Âdem (a.s) insanlığın atasıdır. Hatada ısrar
etmemeyi, tövbe ve istiğfarı ilk ondan öğrendik. Nuh
(a.s), insanlığın ikinci atasıdır. Zanaatı, tekniği,
tufanlardan kurtulmayı ondan öğrendik. İbrahim (a.s),
peygamberlerin atasıdır; akıl devriminin mimarıdır.
Ümmet olmayı ondan öğrendik. İsmail (a.s), teslimiyetin
simgesidir. Kurtuluş ve teslimiyeti ondan öğrendik.
Yakub (a.s), sabrın ve şefkatin timsalidir. Ümidi
kaybetmemeyi ondan öğrendik. Yusuf (a.s), cemalin,
vefanın ve asaletin adıdır. İstikameti, mücadeleyi,
affetmeyi ve başarıyı ondan öğrendik. Musa (a.s),
hukukun, cesaretin ve ahdin timsalidir. Hak ve adalet
mücadelesini ondan öğrendik. İsa (a.s), sevginin ve
rahmetin adresidir. Bağışlamayı ondan öğrendik.
Muhammed Mustafa (s.a.s), ilmin, irfanın, ahlakın,
güçlüyken müşfik olmanın, haklıyken özveride
bulunmanın, haksızlığa karşı en gür sedanın adıdır.
Allah’ın emirlerine tazim göstermeyi, mahlukata
şefkatle muamele etmeyi ondan öğrendik. Aklın ve
imanın önündeki en büyük engel olan batıl inanç,
bilgisizlik ve bağnazlığa karşı yüreğini ortaya koymayı
ondan öğrendik. O, nübüvvet zincirinin son halkasıdır,
Hâtemü’l-Enbiyadır. Âlemlere rahmettir. Ona iman biz
müminlerin başta gelen vazifesidir. Bizler, kelime-i
tevhidde, kelime-i şehadette Rabbimize imandan sonra
Efendimize imanı zikrederiz. Resule iman olmadan
Allah’a iman olmayacağını3
, onu herkesten ve her
şeyden daha çok sevmedikçe kamil manada iman
edemeyeceğimizi4
biliriz. Zira Rabbimiz, pek çok ayette
Resulü’ne imanı kendine imanla birlikte zikretmiştir.
Kendi sevgisini kazanmayı Resulü’ne tabi olmaya
bağlamıştır.5
Kıymetli Kardeşlerim!
Şunu unutmayalım ki; peygambere iman etmek ve
onu her şeyden çok sevmek, onun hayat veren çağrılarını
gönülden kabul etmektir; onlara sımsıkı sarılmaktır.
Peygambere iman, ona ülfet ve muhabbet beslemektir.
Peygambere iman, insana, canlıya, kâinata onun
bakışıyla bakmaktır. Peygambere iman, onun güzel
ahlakıyla ahlaklanmaktır; onun merhameti, hoşgörüsü ve
tevazuunu kuşanmaktır. Efendimiz (s.a.s)’e iman, onun
getirdiği yüce değerlerle yücelmek, onun saygınlığını
zedeleyecek her türlü söz ve davranıştan kaçınmaktır.
Kardeşlerim!
Kâinatın efendisi, hidayet rehberimiz olan
Peygamberimiz (s.a.s)’e ve bütün peygamberlere sonsuz
salat ve selam olsun! Rabbimiz, Efendimiz (s.a.s)’in
ümmeti olma bahtiyarlığından bizleri mahrum
bırakmasın! Onun hayat veren örnekliğinden, iki cihan
mutluluğuna ulaştıran sırat-ı müstakiminden bir an olsun
ayırmasın!
1 Bakara, 2/136.
2 Buhârî, Enbiyâ, 48.
3
İbn Hanbel, VI, 382.
4 Buhari, İman 8; Müslim, İman 69.
5 Âl-i İmran 3/31.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
TARİH : 30.10.2015
PEYGAMBERLER, İNSANLIĞIN YOLUNU
AYDINLATAN REHBERLERDİR
Aziz Müminler!
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle
buyuruyor: “Biz Allah’a ve bize indirilene; kezâ
İbrâhim, İsmâil, İshak, Ya‘kūb ve torunlarına
indirilenlere; yine Mûsâ ve Îsâ’ya verilenlere ve
bütün peygamberlere rableri tarafından
gönderilenlere inandık. Onlar arasında ayırım
yapmayız; biz O’na teslim olmuşuzdur’ deyin.”1
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz
(s.a.s) şöyle buyuruyor: “Peygamberler, anneleri ayrı,
babaları bir kardeşlerdir; dinleri de birdir.”2
Kardeşlerim!
Yeryüzü, peygamberlerin insanlığa getirdiği ilâhî
vahiy kadar tutarlı ve sürekli bir zincire şahit olmamıştır.
Her gelen peygamber, bir öncekini tasdik ederek ilâhî
daveti insanlara ulaştırmıştır. Peygamberler, ilahi mesajı
sadece insanlara ulaştırmakla kalmamış, aynı zamanda
en güzel bir şekilde yaşayarak gönderildikleri
toplumlara örnek olmuşlardır.
Kardeşlerim!
Bütün peygamberler, aynı ilahi sözün elçileridir.
Onlar, Yüce Rabbimizin biz insanlara en büyük lütfu ve
ihsanıdır. Onlar, insanları küfrün kara bataklığından bir
olan Allah’ın tevhit yoluna, bilgi ve inancın aydınlığına
çağıran rahmet elçileridir. Onlar, insanlığın yolunu
aydınlatan, insanlığa merhamet ve şefkat, huzur ve barış,
dostluk ve kardeşlik, hak ve adalet, ahlak ve fazilet
önderliği yapan kutlu elçilerdir. Onlar, ilimle ameli,
hayatla ahlakı, hikmetle irfanı, bugünle yarını buluşturan
ve barıştıran rehberlerdir. Onlar, doğruyla yanlışı,
güzelle çirkini, iyiyle kötüyü, faydalıyla zararlıyı,
adaletle zulmü, ilimle cehaleti, samimiyetle gösterişi
birbirinden ayırt eden hidayet kaynağıdırlar.
Kardeşlerim!
Peygamberler, kalp gözümüzü açan, doğru yolu
gösteren Yüce Rahman’ın rahmet mektebinin
muallimleridir. Kültür ve medeniyet adına insanlık
onlara çok şey borçludur. Bugün gaflet, dalalet, cehalet,
fitne, kin, nefret ve intikam çıkmazında boğulan
insanlığın, onlara her zamankinden daha çok ihtiyacı
vardır.
Kardeşlerim!
Âdem (a.s) insanlığın atasıdır. Hatada ısrar
etmemeyi, tövbe ve istiğfarı ilk ondan öğrendik. Nuh
(a.s), insanlığın ikinci atasıdır. Zanaatı, tekniği,
tufanlardan kurtulmayı ondan öğrendik. İbrahim (a.s),
peygamberlerin atasıdır; akıl devriminin mimarıdır.
Ümmet olmayı ondan öğrendik. İsmail (a.s), teslimiyetin
simgesidir. Kurtuluş ve teslimiyeti ondan öğrendik.
Yakub (a.s), sabrın ve şefkatin timsalidir. Ümidi
kaybetmemeyi ondan öğrendik. Yusuf (a.s), cemalin,
vefanın ve asaletin adıdır. İstikameti, mücadeleyi,
affetmeyi ve başarıyı ondan öğrendik. Musa (a.s),
hukukun, cesaretin ve ahdin timsalidir. Hak ve adalet
mücadelesini ondan öğrendik. İsa (a.s), sevginin ve
rahmetin adresidir. Bağışlamayı ondan öğrendik.
Muhammed Mustafa (s.a.s), ilmin, irfanın, ahlakın,
güçlüyken müşfik olmanın, haklıyken özveride
bulunmanın, haksızlığa karşı en gür sedanın adıdır.
Allah’ın emirlerine tazim göstermeyi, mahlukata
şefkatle muamele etmeyi ondan öğrendik. Aklın ve
imanın önündeki en büyük engel olan batıl inanç,
bilgisizlik ve bağnazlığa karşı yüreğini ortaya koymayı
ondan öğrendik. O, nübüvvet zincirinin son halkasıdır,
Hâtemü’l-Enbiyadır. Âlemlere rahmettir. Ona iman biz
müminlerin başta gelen vazifesidir. Bizler, kelime-i
tevhidde, kelime-i şehadette Rabbimize imandan sonra
Efendimize imanı zikrederiz. Resule iman olmadan
Allah’a iman olmayacağını3
, onu herkesten ve her
şeyden daha çok sevmedikçe kamil manada iman
edemeyeceğimizi4
biliriz. Zira Rabbimiz, pek çok ayette
Resulü’ne imanı kendine imanla birlikte zikretmiştir.
Kendi sevgisini kazanmayı Resulü’ne tabi olmaya
bağlamıştır.5
Kıymetli Kardeşlerim!
Şunu unutmayalım ki; peygambere iman etmek ve
onu her şeyden çok sevmek, onun hayat veren çağrılarını
gönülden kabul etmektir; onlara sımsıkı sarılmaktır.
Peygambere iman, ona ülfet ve muhabbet beslemektir.
Peygambere iman, insana, canlıya, kâinata onun
bakışıyla bakmaktır. Peygambere iman, onun güzel
ahlakıyla ahlaklanmaktır; onun merhameti, hoşgörüsü ve
tevazuunu kuşanmaktır. Efendimiz (s.a.s)’e iman, onun
getirdiği yüce değerlerle yücelmek, onun saygınlığını
zedeleyecek her türlü söz ve davranıştan kaçınmaktır.
Kardeşlerim!
Kâinatın efendisi, hidayet rehberimiz olan
Peygamberimiz (s.a.s)’e ve bütün peygamberlere sonsuz
salat ve selam olsun! Rabbimiz, Efendimiz (s.a.s)’in
ümmeti olma bahtiyarlığından bizleri mahrum
bırakmasın! Onun hayat veren örnekliğinden, iki cihan
mutluluğuna ulaştıran sırat-ı müstakiminden bir an olsun
ayırmasın!
1 Bakara, 2/136.
2 Buhârî, Enbiyâ, 48.
3
İbn Hanbel, VI, 382.
4 Buhari, İman 8; Müslim, İman 69.
5 Âl-i İmran 3/31.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü