Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
[h=2]Reyhanlı katliamını Esed'in akrabaları ile birlikte asıl planlayan kişi olan THKP-C Acilciler örgütü lideri Mihraç Ural randevu aldı. Saldırının organizatörlerinden Yusuf Nazik, Ocak ayının başlarında Beşar Esed'le görüştürüldü. Yaklaşık 4 ay sonra ise Reyhanlı saldırısı oldu.[/h]
Reyhanlı'da 5'i çocuk 52 kişinin hayatını kaybettiği 130 kişinin de yaralandığı saldırıyla ilgili iddianamede, saldırıyı planlayanlardan halen Suriye'de saklanan firari sanık Yusuf Nazik'in, Suriye istihbaratı El Muhaberat elemanlarınca Şam'daBeşar Esed'le 1 saat 45 dakika görüştürüldüğü ortaya çıktı. İddianamede yer alan bilgiye göre bu görüşmeden yaklaşık 4 ay sonra Nazik'in de içinde yer aldığı El Muhaberat bağlantılı kişiler Reyhanlı'da 11 Mayıs günü katliam yaptı.
URAL VE EL MUHABERAT PLANLADI
İkisi Suriyeli 30 sanıklı Reyhanlı saldırısı iddianamesinde, saldırının planlanması ve gerçekleştirilmesiyle ilgili çarpıcı ayrıntılara yer verildi. Saldırının firari sanıklardan THKP/C-Acilciler terör örgütü lideri Mihrac Ural tarafından organize edildiği anlatılan iddianamede, eylem planlamasının Mihraç Ural ve Suriye istihbaratı elemanı Ömer El Hatip ve kimliği tespit edilemeyen Suriye istihbaratı mensubu Hacı kod adlı kişilerce yapıldığı belirtildi.
İLK İRTİBAT 'KABAKÇI NAZİK'LE
Mihraç Ural aracılığıyla, Suriye sınırında kaçakçılık yapan Yusuf Nazik ile irtibat kurulduğu belirtilen iddianamede, Suriye uyruklu Antakya ile Suriye arasında kaçakçılık yapan Ebu Cüneyt lakaplı Mohammad Dip Koralı'nın eylemi gerçekleştirecek kişilerin belirlenmesi ve organizesinde görev aldığı ifade edildi. Son olarak eylemin Türkiye ayağını yönetecek Nasır Eskiocak'la 2012 yılının son aylarında irtibata geçildiği belirtilirken, 2013 Ocak ayı başından itibaren Yusuf Nazik ve Yusuf Büyükkasım'ın yaklaşık 1 ay Suriye'de kalarak eylem talimatlarını aldıkları ifade edildi.
ESED'İN AKRABALARI İLE TOPLANTI
Nasır Eskiocak'ın daha sonra Mehmet Genç'i plana dahil ettiği, Eskiocak ve Genç'in Suriye'ye geçerek Mihraç Ural, Hacı lakaplı El Muhaberatçı ile birlikte El Muhaberat'ın Lazkiye'deki en üst yöneticisi ve Beşar Esed'in akrabası olan Hilal ve Semih Esad'la görüştükleri tespit edildi. Eylem planlamasının yapıldığı dönemde, firari sanık Yusuf Nazik'in, Mihraç Ural aracılığıyla Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'le görüştürüldüğü tespit edildi.
YUSUF NAZİK ESED'E GÖTÜRÜLDÜ
Yusuf Nazik'in, Yusuf Büyükkasım'ı 2 Ocak 2003 günü Yayladağı Gümrük Kapısandan Suriye'ye götürdüğü belirlenirken, iki sanığın burada El Muhaberat elemanları ve Mihraç Ural'la görüştükleri, buralardaki kampları gezdikleri belirlendi. El Muhaberat elamanlarıyla Nazik, Büyükkasım ve Mihraç Ural'ın bir arada oldukları sırada Suriye Devlet Başkanı Beşar Esaed'le Yusuf Nazik'in görüşmeleri için Mihraç Ural'ın telefonla randevu istediği belirlenirken, bu telefon görüşmesinden 3-4 gün sonra saldırının planlamasında köprü görevi gören Yusuf Nazik'in Beşar Esed'le 1 saat 45 dakika görüştüğü belirlendi.
KATİLLER KONYA VE ANKARA'DA 2 KEZ KEŞİF YAPTI
Reyhanlı'yı vuran zanlıların bu saldırının ardından Konya ve Ankara'da da kanlı saldırılar gerçekleştirmek için bir değil 2 kez keşif yaptıkları, ilk keşifi Yusuf Nazik'in yaptığı belirlendi. Tutuklu şüpheli Nasır Eskiocak'ın itiraflarına yansıyan bilgilere göre, Reyhanlı patlamasından yaklaşık 1.5-2 ay kadar önce firari sanık Yusuf Nazik, Suriye'den gelerek Eskiocak'la birlikte önce Konya'ya gitti. Mevlana Camii ve Kule City alışveriş merkezinde keşif yatıktan sonra buradan Ankara'ya geçen Nazik ve Eskiocak, burada da Kocatepe Camii ve altındaki alışveriş merkezinde keşif yapıp fotoğraf çekti.
LAZKİYE TOPLANTI SONRASI
Aynı gün Ankara'dan Hatay'a dönen Yusuf Nazik ve Nasır Eskiocak, birkaç gün sonra Suriye'ye giderek burada Ebu Ali ve Hacı kod adlı El Muhaberat elemanlarıyla toplantı yapıp eylem talimatını aldı. Türkiye'ye dönen Eskiocak, Konya ve Ankara'da ikinci keşifi Ahmet Mansuroğlu ve ve Yusuf Büyükkasım'a 900 lira vererek yaptırdı. Patlamada kullanılan minibüsle Konya ve Ankara'ya giden iki isim ayrıntılı keşif yaptı. Ancak zanlılar Reyhanlı saldırısı sonrası yakalanınca El Muhaberat'ın Konya ve Ankara'yı vurma planı hayata geçirilemedi.
ESAD'IN ASKERLERİNİ KAÇIRIP, EL MUHABERAT'IN GÖZÜNE GİRDİLER
Reyhanlı saldırısını planlayan ve gerçekleştiren zanlıların, saldırıdan önce de Suriye için çalıştıkları ve sınırda sıkışan Suriye Ordusu askerlerini, Türkiye'ye kaçak yollarla sokarak daha sonra rejimin kontrolündeki bölgelere taşıdıkları belirlendi.Mihraç Ural'la irtibatta olan Reyhanlı katilleri Yusuf Nazik ve Nasır Eskiocak'ın 2012 yılının son aylarında Suriye'deki muhaliflerin kontrolündeki bölgede savaşırken sıkışan yaklaşık 500-600 kişilik rejim askerinin Reyhanlı'nın karşısındaki Suriye topraklarından kaçak yollarla Reyhanlı kırsalına kaçırdıkları belirlendi.Esad'ın askerlerini Harbiye, Antakya ve Samandağ'da sakladıkları belirlenen iki sanığın, bu kişileri daha sonra Yayladağı ve Samandağ'ın dağlık kesiminden kaçak yollarla Suriye'ye geçirildiği tespit edildi. Yusuf Nazik ve Nasır Eskiocak'ın bu konudaki çalışmalarının El Muhaberat'a güven sağladığı ve bombalı eylem için seçildikleri ifade ediliyor.
REYHANLI NEDEN HEDEF OLDU?
11 Mayıs 2013 günü gerçekleşen ve 52 kişinin hayatını kaybettiği hain saldırının nedeni şöyle özetlendi: Suriye'deki iç savaş sırasında Suriye rejimine bağlı güvenlik ve istibahrat birimleriyle birlikte hareket eden THKP-C Acilciler terör örgütü yöneticisi Mihraç Ural'ın savaştan kaçan Suriyeli muhaliflerin ülkemizde barınması, onlara sahip çıkılması sebebiyle ülkemizi hedef alan terör saldırısı planlandı. Bunun için Suriye rejimi kontrolündeki bölge ile Hatay arasında kaçakçılık yapan şahıslar kullanıldı.
[h=2]Suriye Devlet Televizyonu, El Kaide'ye bağlı El Nusra Cephesi lideri Ebu Muhammed el Culani'nin öldürüldüğünü iddia etti.[/h]
İddia edilen olayın detayları henüz ortaya çıkmazken, el Culani'nin Suriye'nin batısında bulunan liman kenti Lazkiye'de öldürüldüğü ifade edildi. El NusraCephesi ise olayla ilgili henüz bir açıklama yapmadı.Terör örgütü El-Kaide ile bağlantılı olduğu bilinen örgüt, Esed rejiminin yanı sıra muhalif güçlerle de çatışma halinde.
Japonya'nın doğu kıyısında 7,3 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
Amerikan Jeolojik Araştırma Merkezi, depremin Miyagi vilayetindeki Ishinomaki kentinin 320 kilometre güneydoğusunda, Fukuşima Nükleer Santralı'nın bulunduğu bölgenin yakınında meydana geldiğini duyurdu.
NÜKLEER SANTRAL BOŞALTILIYOR
Depremin, nükleer felaketin yaşandığı Fukuşima Daiçi nükleer santraline yakın bölgede olduğuna dikkat çekilirken Fukuşima'daki nükleer santralde çalışanlar santrali boşaltıyor.Depremin, 480 kilometre uzaklıktaki başkent Tokyo'dan da hissedildiği bildirildi. Pasifik Tsunami Uyarı Merkezi, yıkıcı tsunaminin beklenmediğini açıkladı.
9 BÜYÜKLÜĞÜNDEKİ DEPREMDE SIZINTI YAŞANMIŞTI
Japonya'nın kuzeydoğusunda 11 Mart 2011'de meydana gelen 9 büyüklüğündeki deprem ve ardından oluşan dev tsunami, Fukuşima santralinde radyoaktif sızıntıya yol açarak Çernobil'den 25 yıl sonra dünyanın en büyük ikinci nükleer felaketine neden olmuştu. Kazanın ardından, bölgede yaşayan 160 bin kişi tahliye edilmişti.
Kaynak: AA
[h=2]Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Suriyeli mültecilerin bulundukları kampları terk edip Avrupa'ya gelmeyi denemeleri sonucunun doğmaması için Suriye'ye komşu olan Lübnan, Ürdün ve Türkiye'ye yardım edilmesini istedi.[/h]
Avrupa Birliği (AB) Zirvesi sonrasında konuşan Hollande, "Bu ülkelere yardım edilmeli ki mültecilerin kampları terk ederek bize kadar gelmeyi denemeleri sonucuyla karşı karşıya kalınmasın" dedi. Hollande, Suriyeli mültecilerin kampları terk edip Avrupa ülkelerine gelmeleri halinde ise uygun şekilde ağırlanmaları için gerekli önlemlerin alınması gerektiğini vurguladı.Suriyeli mültecileri ağırlamaları için Lübnan, Ürdün ve Türkiye'ye bugünkünden çok daha fazla imkanın devreye sokulması gerektiğini belirten Hollande, Akdeniz'den Avrupa'ya yönelik göç akımında ise Libya'nın "aciliyet içeren durumuyla" öncelik arz ettiğini ifade etti.
[h=2]Konya'da 8 metre derinliğinde obruk oluştu. Uzmanlar yenileri konusunda uyardı.[/h]
Kadınhanı ilçesine bağlı Pusat köyünde bir çiftçiye ait arazide 8 metre derinliğinde obruk oluştu. Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Doç. Dr. Fetullah Arık, yönetim kurulu üyeleri Kemal Olgun, Alican Öztürk ile DSİ 4. Bölge Müdürlüğü yetkilileri ve Selçuk Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü akademisyenlerinden heyet, söz konusu arazide oluşan obruğu yerinde inceledi.Doç. Dr. Arık, obruğun 17 metre uzunluğunda, 13 metre genişliğinde ve bir elips şeklinde yaklaşık 8 metre derinliğinde olduğunu söyledi. Halen kenarlarından itibaren göçmelerin devam ettiğini ifade eden Arık, son yıllarda Konya'da aşırı yer altı suyu kullanımına bağlı hızla düşen su seviyesine dikkati çekti.
Yer altı suyu çekiliyor
Ovada sürdürülebilir tarım için bitki deseni, kullanılacak su miktarı ve sulama yönteminin, günün teknik ve ekonomik şartlarına göre yeniden düzenlenmesinin uygun olacağını belirten Arık, şunları kaydetti: "Vatandaşların ifadeleri ve yetkili kurumların araştırmalarına göre yörede 20 yıllık dönem içinde yer altı su seviyesinde yaklaşık 60 metre düşüm olduğu ortaya çıkmaktadır. Yeni oluşan obruğun hemen 150 metre yakınındaki normal fay bulunmakta olup söz konusu obruğun fayın düşen bloğundaki düzlük üzerinde oluştuğu ve obruk oluşumunda bu fayın da etkili olabileceği düşünülmektedir.Yüzeydeki 80-100 santimlik nebati toprak tabakasının altında karbonatça zengin kaliş, killi kireçtaşı ve marn oluşumlarının yörede daha önce kalıcı bir su kütlesinin bulunduğunu gösteriyor. Ayrıca fay hattı ile obruk arasında daha önce oluştuğu ve kapandığı düşünülen bir başka obruk izine de rastladık.Vatandaşların ifadelerine göre ilk oluştuğunda su bulunmayan obruğun tabanında şu an var olan suyun çevreden süzülme yoluyla obruğa geldiği anlaşılıyor. Obruğun içinde biriken sudan da numune alınarak DSİ laboratuvarlarına analiz için gönderildi."Doç. Dr. Arık, daha sonra vatandaşların, mevcut obruğun çevresinde obruk dış çizgisinden itibaren 8-10 metrelik bir koruma zonu oluşturmasını sağladıklarını, burada tarımsal faaliyetlere devam edilmemesini önerdiklerini dile getirdi. - Yeni obruklar oluşabilir Bölge halkının aniden oluşan obruklar konusundaki endişelerinde haklı olduğunu ve yeni obruk oluşumlarının yaşanabileceğini aktaran Arık, "Yörede ayrıntılı jeolojik, jeoteknik ve jeofiziksel araştırmalar yapılarak yer altındaki boşlukların yerleri, şekilleri ve boyutları araştırılmalı ve vatandaşlarımız bilgilendirilmelidir" diye konuştu.
[h=2]40 yıldır üyesi olduğu Cumhuriyet Halk Partisi'nden istifa eden eski Erzin Belediye Başkanı Mehmet Güven, belediye başkanlığı aday adaylığı başvurusunu AK Parti ilçe başkanına elden teslim etti.[/h]
Geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanı Sadullah Ergin'le Ankara'da makamında görüşerek, projelerini anlatan Güven, bugün akşam saatlerinde AK Parti Erzin ilçe teşkilatını ziyaret etti.Kalabalık bir vatandaş topluluğu ile parti binasına gelen Mehmet Güven, İlçe Başkanı Abdullah Yakar ve yönetim kurulu üyeleri tarafından karşılandı. 40 yıldır aktif siyasetin içerisinde olduğunu hatırlatan Güven, "Allah ömür verdiği müddetçe, bundan sonraki siyasi hayatımı AK Parti teşkilatı içerisinde devam edeceğim. Genel merkez beni aday yapar veya yapmaz. Memleketimiz için hayırlısı olsun. Ben aday olmasam da aday olacak arkadaşımızın maddi manevi arkasındayım. Aday adayı olduğumu buradan açıklıyorum. Allah hakkımızda hayırlısını nasip etsin." dedi.Ülkemizin barışa ve sükûnete ihtiyacı olduğunu söyleyen AK Parti İlçe Başkanı Abdullah Yakar da şartları tutan her vatandaşın partilerinden aday adayı olabileceğini söyledi.Yakar yılarca CHP'de siyaset ve belediye başkanlığı yapmış birisinin kendi partilerinden aday adaylığı için başvurmasını ve onu destekleyenlerin partilerine gelmesini kendi açılarından olumlu karşıladıklarını belirtti.
[h=2]Melih Gökçek, ODTÜ kampüsündeki yapılaşmanın uydu görüntülerini yayınladı ve kaçak yapılara ilişkin suç duyurusu yapacaklarını söyledi. Uydu fotoğrafı skandal yapılaşmanın bütün detaylarını gözler önüne serdi.[/h]
Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, ODTÜ yerleşkesinde 2003 yılından bu yana ağaçların yok edilerek yerlerine binaların inşa edildiğini uydu görüntüleriyle açıkladı. ODTÜ içinden geçen yola itiraz edilmesi halinde kaçak yapılara ilişkin suç duyurusunda bulunacağını açıklayan Gökçek,"Bizim yapmış olduğumuz alanın kaç misli yerde çalışma yapmışsınız. Bu kadar yeri, ağaçları rahatlıkla kendiniz adına katlediyorsunuz. Bunların hepsi kaçak" diye konuştu.
"AMAÇ OLAY ÇIKARMAK"
Gökçek, katıldığı bir televizyon programında ODTÜ içinden geçen yola ilişkin soruları yanıtladı. ODTÜ'de yaşanan protestoların "ağaçların kesilmesi nedeniyle değil, olay çıkartmak için olduğunu" dile getiren Gökçek, "ODTÜ arazisi içinde 2003 yılından bu yana ağaçlar yok edilerek binalar yapıldı. Yol için protesto gösterisi yapan marjinal gruplar ise buna sessiz kaldı. Google'ın harita uygulaması üzerinden 2003'ten sonra, yıl yıl ODTÜ yerleşkesinin uydu görüntülerini inceledik. Son 10 yılda yaşanan ağaç katliamı ve yapılaşmaya şahit olduk" dedi.
"RANT İÇİN YOK EDİYOR"
ODTÜ Rektörü Ahmet Acar'a seslenen Gökçek, şöyle konuştu: "Yaptığımız alanın kaç misli yerde çalışma yapmışsınız. Amaç hizmet etmekse, üzüm yemekse, yeşilse... ODTÜ kendi ağaçlarını nasıl rant için yok ediyor.?"
HALKA SÖZ VERDİ
Gökçek, yol inşaatını sürdürdüklerini dile getirerek, şu uyarılarda bulundu: "Diyelim ki bu planı mahkemeden iptal ettirdiler? Halkıma söz veriyorum. İlk yaptığım kaçak yapıları yapanları mahkemeye vereceğim. Bu planı bozdururlarsa rapor tutarım. Raporun da cezası iki-üç sene."
BEDELİ TALEP ETSİN
ODTÜ'nün bu süreçteki tek yasal hakkının yol üzerindeki enkaz veya ağaçların bedelini talep etmek olduğunu ifade eden Melih Gökçek, "Onların açıkladığı ağaçların cinsi ne ise tartışmadık. Ağaçların her yıl belirlenen karşılığı var. Onlara yasal sorumluluk olmayacak sınırda öderiz" dedi.
KAÇAK BİNALAR İÇİN 15 BİN AĞAÇ KESİLDİ
ODTÜ'deki kaçak inşaatlar için kesilen ağaç sayısının en az 15 bin olduğu iddia edildi.Sabah Ankara'nın dünkü manşeti gündeme bomba gibi düştü. ODTÜ yönetiminin yıllar içerisinde yaptığı ağaç katliamının belgesi niteliği taşıyan fotoğraf hem Ankara'nın hem de Türkiye'nin gündemine oturdu. Meclis gündemine de taşınan haber, sosyal medyada da günün konusuydu. Fotoğrafı inceleyen uzmanlar korkunç gerçeği gözler önüne serdi. ODTÜ'nde yapılan AVM, kongre merkezi, misafirhane, otopark ve idari binalar için en az 15 bin ağaç kesildiği iddia edildi. Uzmanlar, "Böylesi devasa yapılar için geniş araziye ihtiyaç var. Arazide ağaçları resmen katlettiler" dedi.
BOZDAĞ: ESAS YEŞİLİ KATLEDEN ODTÜ
TBMM Genel Kurulu'nda 'ODTÜ gerilimi' yaşandı. ODTÜ tartışmalarıyla ilgili bir konuşma yapan Başbakan Yardımcısı Bozdağ, SABAH Ankara'yı göstererek, "Esas katliamı ODTÜ yapmış yazıyor. Bakıyorum ODTÜ ne yapmış diye. Kongre merkezi yapılmış, otopark yapılmış, alışveriş merkezi yapılmış, onlarca ağaçlar kesilerek yapılan lojmanlar var. Esas yeşili katleden ODTÜ'dür" dedi. Başbakan Yardımcısı Bozdağ, ODTÜ'de devam eden çalışmanın yasal bir çalışma olduğunu belirterek, "Birileri karşı çıkıyor diye, birileri protesto ediyor diye biz milletimizin hayrına ve yararına olan adımları atmaktan vazgeçmeyeceğiz" diye konuştu.
İŞTE ODTÜ YÖNETİMİNİN AĞAÇ KATLİAMI VE YAPTIĞI KAÇAK BİNALAR:
[h=2]Tutuklanıp gönderildiği Gebze Cezaevi'nde diğer mahkumlar tarafından darp edildiği iddia edilen Seçil D.'nin özel koğuşta kaldığı açıklandı.[/h]
Kocaeli'nin Gölcük İlçesi'nde tatile giderken evde yalnız bıraktığı 2 aylık bebeğini ölüme terk ettiği gerekçesiyle tutuklanan ve Gebze Cezaevi'ne konulan Seçil M.D.'nin, diğer tutuklu ve hükümlü kadınların zarar vermemesi için özel bir koğuşa konuldu.
Bu arada Seçil M.D.'nin cezaevinde dövülerek hastaneye kaldırıldığı yönünde söylentiler çıkarken, bunun doğru olmadığı, DNA örneği için kısa süreli hastaneye götürüldüğü bildirildi. Seçil M.D.'nin ölüme terkettiği bebeğin cenazesi halen Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesi Morgu'nda bulunuyor.Gölcük Cumhuriyet Savcılığı soruşturmayla ilgili gizlilik kararı aldığı için yeni bir açıklama yapılmazken, bebeğin cenazesinin hala alınmadığı, ancak öğretmenin anne ve babasının Cumhuriyet savcılığı ile temasa geçtiği öğrenildi. Kızlarının bebek dünyaya getirdiğini daha önce bilmediklerini, varlığını bebeği ölüme terkettiğine ilişkin haberlerin gazete ve ve televizyonlarda haberler çıkınca öğrendiğini söyleyen öğretmenin anne ve babasanın hala büyük bir şok içinde olduğu, bebekten de ancak bu şekilde haberdar olduklarını söyledikleri belirlendi.
NÜFUS KAĞIDI İÇİN DNA TESBİTİ
Bu arada ölmüş olsa bile defnedilebilmesi için nüfus kağıdı çıkarılması gereken, bunun için de DNA tesbiti sonuçları beklenen bebeğin cenazesi, işlemler tamamlandıktan sonra da alınmazsa 15 günlük süre dolduğunda belediye tarafından kimsesizlen mezanlığına gömülecek.
ÖZEL KOĞUŞA KONULDU
Tutuklandıktan sonra sadece kadın tutuklu ve hükümlülerin kaldığı Gebze Cezaevi'ne götürülen Seçil M.D.'nin burada diğer kadın mahkumlar tarafından dövülerek hastanelik edildiğine yönelik söylentiler yayıldı. Ancak Gebze İnfaz Koruma Cumhuriyet Savcısı Hasan Epic, böyle bir olayın olmadığını, tutuklu öğretmenin özel bir koğuşa konulduğunu ve bu tür olaylarda da uygulamanın bunu gerektirdiğini belirtirken, hastaneye Gölcük Cumhuriyet Savcılığı'nın DNA tesbiti istemesi nedeniyle kısa süreliğine götürülüp getirildiğini bildirdi.
[h=2]CHP lideri Kılıçdaroğlu ile ABD Büyükelçisi Ricciardone'nin görüşmesinin yeni bir kriz yarattığı iddia ediliyor.[/h]
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile ABD 'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone'nin birlikte yediği akşam yemeğinin yeni bir kriz yarattığı iddia ediliyor.
İddiaya göre, CHP'nin dışişlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu'nun medyaya yaptığı, "CHP'nin ABD ziyareti için muhatap bulamadık" açıklaması yemekte gündeme geldi ve Ricciardone ülkesinin bu açıklamalara tepkili olduğunu Kılıçdaroğlu'na iletti.
Görüşmeyi gazetecilerden öğrenen Faruk Loğoğlu'nun bu olayın ardından iki gündür genel merkeze uğramadığı ve istifa kararı alabileceği bildiriliyor.
CHP'de son olarak Bilişimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Emrehan Halıcı görevinden istifa etmiş, istifa gerekçesinin 'kadro ve olanak yetersizliği' olduğu öne sürülmüştü.
RİCCİARDONE NE DEMİŞTİ?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önceki akşam saatlerinde sürpriz bir şekilde ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone ile akşam yemeğinde buluşmuştu. Ricciardone'nin, "Kurmaylarınızın ABD seyahati sonrası yaptığı açıklamalara üzüldük. Sizi ABD'de ağırlamak isteriz. Sizin, ABD'de muhatap bulamamanız gibi bir durum söz konusu olamaz. Sizin temaslarınız için en kısa zamanda bir taslak program oluşturup çalışmalar yapılabilir" dediği öne sürülmüştü.
[h=2]Pekin yönetimi, son günlerde ABD ve NATO tarafından eleştirilen Türkiye'nin Çin'den hava savunma sistemi almasıyla ilgili olarak, ‘'meseleyi siyasallaştırmayın'' açıklaması yaptı.[/h]
Başkent Pekin'de düzenlenen olağan basın toplantısında konuşan Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hua Chunying, NATO ve ABD'nin Türkiye'nin füze savunma sistemi anlaşmasında Çinli bir firmayı seçmesine yönelttiği eleştirileri yanıtladı.Cihan Haber Ajansı'nın (Cihan) konuyla ilgili sorusuna verdiği cevapta Hua, ‘'Kısa süre önce de burada açıkladığım gibi, bize göre bu anlaşma Türkiye ile Çin arasındaki normal bir askeri anlaşmadır.'' dedi. Hua, konuşmasının devamında ilgili taraflardan, ülkeler ve şirketler arasındaki bu olağan anlaşmaya nesnel ve rasyonel yaklaşmaları gerektiğini vurgularken, ayrıca söz konusu normal ve olağan bir ticari rekabetin siyasallaştırılmamasını da istedi.
ÇİN MEDYASI NASIL BAKTI?
Çin'in Global Times gazetesi, ‘'Türkiye Çin'in füzesini test etti, ABD'nin almayın ikazına sert tepki verdi'' başlığını kullandığı haberinde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kosova'ya hareketinden önce konuyla ilgili açıklamalarına yer verdi. Haberlerde ayrıca Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, ‘'her ülkenin kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmeninin son derece doğal olduğu'' açıklamalarına değinildi.