- Katılım
- 9 Eki 2010
- Mesajlar
- 12,738
- Tepkime puanı
- 530
- Puanları
- 113
- Yaş
- 56
1071 yılının 26 Ağustos’un da Türklerin Anadolu’ya doğru başlattığı kutlu yürüyüş Malazgirt’ten yola çıkmış, ne tesadüftür ki yine bir 26 Ağustos’ta Türk’ün coğrafyası olan Anadolu’dan düşmanı tamamen temizlemek için “Büyük Taarruz” başlatılmıştır.
Türk ordularının başındaki Sultan Alparslan’ın “ Ya muzaffer olur gayeme ulaşırım, ya şehit olur cennete girerim.” Sözü onun zafere olan inancının göstergesidir. Ordusunun da taşıdığı yüksek mücadele azmi ve çelikleşmiş iradesi ile kendisinden sayıca üstün olan Bizans’a karşı büyük bir cesaret göstermesi neticesinde Malazgirt Destanı yazılmıştır.
Malazgirt Zaferi her parçasında ayrı bir güzellik taşıyan Anadolu Coğrafyasının Türk’ün hükmü altında olacağını gösteren, bu cennet topraklara vatan mührünün vurulmasına vesile olan kutlu bir zaferdir.
Malazgirt Zaferi Dünya’ya adaletle hükmetme arzusunda olan Türklerin daima yüreklerinde taşıdıkları “Cihan”ı “Vatan” yapma ülküsünün ayak sesleridir.
Malazgirt Zaferi’nde küffara karşı İslam Sancağı uğruna mücadele eden Sultan Alparslan ve ordusunun bu hamlesi Türk-İslam Medeniyetinin tarihine yön vermesi açısından da büyük önem arz etmektedir. Sultan Alparslan İslamiyet’in gereklerine göre yaşayan gerçek bir lider olduğunu göstererek tüm esirleri affederek serbest bırakmış, savaşın dahi bir kuralının olduğunu tüm dünyaya göstermiştir.
Savaş süresince Buharalı İmam Muhammed Bin Abdülmelik’in manevi desteği de göz ardı edilmeyecek bir başka konudur.
Malazgirt’in fethinde Peygamber Efendimizin mirası olan Allah yolunda mücadele ruhu Sultan Alparslan ve sonraki dönemde kurulan Türk Devletleri’nde de kendini bulmuştur. Çağlar açıp çağlar kapatan İstanbul Fethi’ndeki, Çanakkale’de düşmanın her türlü imkanına rağmen iman dolu göğsünü siper eden ruh aynı ruhtur.
Her türlü imkansızlığa rağmen kazanılan büyük başarılar ve bizlere bırakılan kutlu mirastan sorumluluğumuz ağırdır. Vatanına uğruna canını veren, toprak altında kefensiz yatan şehitlerimizden bizlere almamız gereken bir mesaj vardır.
Herkes şu hususlar iyi bilmelidir ki:
Türk’ün bölünecek, paylaşılacak, peşkeş çekilecek vatanı yoktur.
Bin yıldır beraber yaşadığımız bu topraklarda aramıza nifak sokulmasına; birbirleriyle ticaret yapmış, kız alıp vermiş, aynı sofrayı paylaşmış insanlarımız arasında ikilik yaratarak kardeşin kardeşe vurdurulmasına asla müsaade edilmeyecektir.
943 yıl önce bu toprakları vatanlaşması noktasında canlar veren Sultan Alparslan ve ordusunu şerefle yad ediyor, bugüne kadar kanını toprağa akıtmış tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyoruz.