07.06.2014 Haberler

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan ByTyFn
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepkime puanı
930
Puanları
0
Yaş
36
Dövülen kadına 8 polislere 1 yıl ceza


D%C3%B6v%C3%BClen-kad%C4%B1na-8-polislere-1-y%C4%B1l-ceza.jpg






İzmir’de Fevziye Cengiz’i feci şekilde döven polislerin yargılandığı davada savcı 2 polis için 1 yıl hapis, 1 polis için beraat istedi. Savcı dövülen kadının ‘hakaret’ten 8 yıl hapsini talep etti


Milliyet’ten Kemal Göktaş’ın haberine göre; İzmir’de Karabağlar Polis Merkezi’nde Fevziye Cengiz isimli kadını dövdükleri görüntülerle ortaya çıkan polislerin “işkence” suçundan yargılandığı davada skandal yaşandı. İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada mütalaasını veren savcı Göksel Er, işkenceden yargılanan 3 polisten 2′sine 1,5 aydan 1 yıl 1 aya kadar hapis cezası isterken, bir polisin ise beraatına karar verilmesini talep etti.Savcı Er, mağdur Fevziye Cengiz hakkında ise polislere hakaret ettiği ve direndiği gerekçesiyle 2 yıl 1 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezası istedi. Fevziye Cengiz dövülürken perdeleri kapatarak dışarıdan görülmesini engelleyen polis Nevzat Ataseven’e ise, “yaralama suçuna yardım” etmekten sadece 3 aydan 9 aya kadar hapis cezası verilmesi istendi.

Suçlu kadınmış!


Polis Merkezi’nde iki polis tarafından yere yatırılarak kelepçelendikten sonra dakikalarca dövülen Cengiz’in “gözaltına alınırken hakaret ettiği, tırmaladığı ve ittiği” iddia edildi. Savcı Er, görüntülere yansıyan dayağı işkence saymama gerekçesini ise, “Sanık polislerin işkence kastı ile değil, kendilerine hakaret edilmesinden duydukları kızgınlıkla bu suçu işlemişlerdir” ifadesiyle açıkladı.Polisler hakkında açılan, “yaralama” davasında da skandallar yaşandığı anlaşıldı. Görüntüleri izleyerek bilirkişi raporu hazırlayan iki polisin, görüntülerdeki dayaktan hiç bahsetmedikleri ortaya çıkınca sanık polisler hakkındaki dava da, “işkence”ye dönüştü ve dava ağır ceza mahkemesine gönderildi. Ancak İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmada mütalaa veren savcı Göksel Er, skandala imza attı. Savcı, polise küfrettiğini savunduğu Cengiz’in, eşinin ve damadının polisin Cengiz’e küfür ettiği yönündeki ifadelerini “akrabaları” olduğu için inandırıcı bulmadığını belirtti.
Duruşmada taraf avukatları süre istedi. Mahkeme heyeti de duruşmayı bu nedenle erteledi.


http://www.theworldline.com/dovulen-kadina-8-polislere-1-yil-ceza/
 
IŞİD, El Askeri Türbesi’ne saldırdı

El-Askeri-T%C3%BCrbesi.jpg







Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) üyeleri Samarra bölgesinde Şiiler tarafından büyük önem verilen Ehl-i Beyt İmamları’nın 11.’si olan İmam Hasan El Askeri’nin türbesini yıkma girişiminde bulundu.


Başkent Bağdat’ın kuzeyindeki Selahaddin eyaletine bağlı Samarra bölgesinin bazı bölgeleri, Irak polisinin IŞİD üyeleri olarak nitelediği silahlı kişiler tarafından kontrol altına alındı. Bölgedeki belediye ve üniversite binalarına IŞİD bayrağı asan silahlı kişiler Ehl-i Beyt İmamları’nın 11.’si olan İmam Hasan El Askeri’nin türbesini yoğun ateş altında bıraktı.
Samarra’nın en büyük camisinden bölgenin ‘kurtarıldığı’ anonsu yapan IŞİD üyeleri, halkı Şii hükümete karşı IŞİD’le birlikte ‘cihada’ katılmaya çağırdı.Mustafa Samarrai adlı bölge sakini, “Halk büyük bir korku içinde. Saldırılar başladığından beri uyuyamadık” dedi.Selahaddin Eyaleti Operasyon Komutanlığı’na bağlı bir subay, bölgede durumun ‘korkunç’ olduğunu belirterek IŞİD üyelerinin roketatarlara sahip olduğunu ve keskin nişancılarının İmam El Askeri’nin türbesini koruyan nöbetçileri vurduğunu söyledi.Selahaddin eyaleti yerel meclis üyesi Sebhan Molla Ciyad, Samarra’da güvenliğin kırılgan bir durumda olduğunu ve IŞİD üyelerinin bölgeyi tamamen ele geçirmesinden korktuğunu belirterek hiç iyimser olmadığını vurguladı.IŞİD’in bölgeye girebileceğinden çekinen Selahaddin eyaleti valiliği, Samarra’nın 300 kilometre kuzeybatısında yer alan Beyci beldesinde sokağa çıkma yasağı ilan etti.IŞİD üyeleri ile Sünni aşiretlere bağlı silahlı gruplar mart ayında Samarra’daki yerel meclis ve mahkeme binasını ele geçirmişti.El Askeri Türbesi 2006’da bir kez daha saldırıya uğramış ve Şii-Sünni çatışmasının alevlenmesine neden olmuştu. 2006’daki saldırıda El Askeri Türbesi’nin kubbesi tamamen yıkılmıştı.Perşembe günü aralarında Samarra’nın da bulunduğu Irak’ın değişik bölgelerinde çıkan çatışma ve saldırılarda 42 kişi hayatını kaybetmişti.

BM: Mayısta 799 ölü


Birleşmiş Milletler (BM) geçen ay Irak’ta 603′ü sivil 799 kişinin öldüğünü açıkladı.BM istatistiklerine göre, Anbar’ın haricinde Irak’ta mayıs ayında en fazla can kaybı 315 kişiyle Bağdat’ta yaşandı. İkinci sırada ise Ninova ve arkasından sırasıyla Selahaddin, Kerkük ve Diyala bulunuyor.BM, Anbar’da ordunun yürüttüğü operasyonun devam etmesinden dolayı bu bölgedeki ölü sayısının hesaba katılmadığını, gerçek ölü sayısının açıkladıkları rakamdan fazla olduğunu açıkladı.İnsan Hakları İzleme Örgütü, Irak ordusunun Felluce’ye varil bombaları attığını ve kentin merkez hastanesini hedef aldığını iddia etmişti.Anbar’daki olaylar, Sünni Milletvekili Ahmed Alvani’nin 28 Aralık’ta tutuklanmasının ardından, eyaletin en büyük kenti Ramadi’de süren hükümet karşıtı gösterilerin yapıldığı alanın Irak ordusu tarafından basılmasıyla başlamıştı.Bunun üzerine ayaklanan Sünni aşiretler ile Irak ordusu arasında Felluce ve Ramadi’de çatışmalar başladı.Bölgede yaşanan otorite boşluğundan yararlanan Irak Şam İslam Devleti güçleri, Felluce ve Ramadi’de bazı bölgeleri elinde bulunduruyor.


http://www.theworldline.com/isid-el-askeri-turbesine-saldirdi/
 
Emniyet Müdürlüğü’nde patlama

son-dakika.jpg





Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü binasının zemin katındaki atış poligonunda, henüz belirlenemeyen bir nedenle patlama meydana geldi. Patlamanın ardından poligondan dumanlar yükselirken bazı polis memurları yaralandı.


Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü binasındaki atış poligonunda patlama meydana geldi.Patlama sonrası çıkan yangında yaralıların olduğu bildirildi. Olay yerine itfaiye ve 112 Acil Servis ekipleri yönlendirildi.Emniyet Müdürlüğü’ne gelen ambulanslar yaralı polis memurlarını hastaneye taşımaya başlarken patlamanın nedeni araştırılıyor.
http://www.theworldline.com/emniyet-mudurlugunde-patlama/


 
Afganistan başkan adayına bombalı saldırı

Afganistan-ba%C5%9Fkan-aday%C4%B1na-bombal%C4%B1-sald%C4%B1r%C4%B1.jpg






Afganistan devlet başkanlığı seçimlerini önde götüren aday Abdullah Abdullah, bugün başkent Kabil’e yapılan bir bombalı saldırıda hedef alındı ancak saldırıdan sağ olarak kurtuldu.

Polis, art arda yapılan iki saldırıda yaralananlar olduğunu açıkladı. Konvoyuyla hareket ederken hedef alınan Abdullah, korumalarından bazılarının yaralandığını söyledi.
Ulusal kanalda canlı yayına çıkan Abdullah, “Çok şükür, hiçbir yara almadan kurtulduk.Ancak, üzülerek belirtiyorum, korumalarımdan birkaçı yaralandı. Ama çok şükür ciddi bir durum yok” dedi.

Kılpayı kurtuldu


Abdullah’ın bombalı saldırıdan kıl payı kurtulduğu bildiriliyor.Saldırıyı şimdiye kadar hiçbir örgüt üstlenmedi.Ancak Taliban daha önce birçok defa seçim kampanyasını hedef alacağı tehdidinde bulunmuştu.Kabil polisinin BBC’ye yaptığı açıklamaya göre, ilk saldırı araba içindeki bir intihar bombacısı vasıtasıyla gerçekleşti.İkinci saldırınınsa “yapışkan bomba” adı verilen bir teknikle gerçekleştiği sanılıyor.

Rakibinden saldırıyı kınayan mesaj


1.jpg




Saldırı alanından gelen görüntüerde, havaya yükselen bir duman sütunu yer alıyor.Görgü tanıkları, olay yerinde patlamanın duyulmasının ardından büyük bir panik ve kaos yaşandığını ifade ediyor.Başkan adayı Abdullah, seçim kampanyası için toplandıkları alandan ayrılmalarının hemen ardından saldırının gerçekleştiğini söyledi.Abdullah’ın seçimlereki rakibi, Eşref Ghani, Twitter hesabından bir mesaj atarak, “Saygıdeğer başkan adayı Dr. Abdullah Abdullah’a yapılan saldırıyı kınıyoruz” dedi.


2.jpg




Başkanlık seçimlerde ilk tur geçen Nisan ayında yapılmıştı. Son tur ise haftaya yapılacak. Adaylardan hangisi oyların yarısından fazlasını alırsa, devlet başkanı seçilecek.


http://www.theworldline.com/afganistan-baskan-adayina-bombali-saldiri/
 
Vodafone: ‘Bazı ülkeler doğrudan dinleme yapıyor’

Vodafone.jpg






Vodafone iş yaptığı 29 ülkenin bazılarında devlet kurumlarının konuşmaları dinleyip kaydedebildiği gizli bir sistem bulunduğunu duyurdu. Şirket yasalara aykırı olduğu için aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bazı ülkelerdeki durumu açıklamadı.


Mobil iletişim devi Vodafone faaliyet gösterdiği 29 ülkenin bazılarında devlet kurumlarının şebeke üzerindeki tüm konuşmaları dinleyip kaydedebildiği gizli bir sistem bulunduğunu duyurdu.Şirket yasalara aykırı olduğu gerekçesiyle aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bazı ülkelerle ilgili durumuysa açıklamadı.Şirket bazı ülkelerde kurulan sistemle istihbarat örgütlerinin kendi şebekeleri ve diğer telekom şirketlerinin şebekelerine doğrudan bağlanıp konuşmaları dinlediğini, kaydettiğini ve bazı durumlarda yer tespiti de yaptığını açıkladı.Bazı vakalarda da hükümetlerin dinleme talebinde bulunması bile gerekmediği ve bu taleplere dair yazılı kaydın bulunmadığı vurgulandı.

Türkiye verileri yok


Vodafone’un faaliyet gösterdiği ülkelerden Türkiye, Arnavutluk, Mısır, Macaristan , Hindistan, Malta, Katar, Romanya ve Güney Afrika’da telefon dinlemelerine ait verileri yayımlamak yasadışı olduğu için şirket bu ülkelere dair veri yayımlamadı.Şirket altı ülkedeyse kendileri ya da hükümetler tarafından bu tür bir dinleme sistemi kurulmasının yasal bir zorunluluk olduğunu vurguladı.Şirket ambargo uygulanabileceği ve hükümetlerin çalışanlarını hedef alabileceği kaygısıyla bu ülkelerin isimlerini açıklamadı.Müşterilerinin uluslararası hukukta öngörüldüğü gibi mahremiyet hakkına sahip olduğunu vurgulayan şirket, bununla birlikte faaliyet gösterdiği ülkelerin yasalarına uymakla da yükümlü olduklarına dikkat çekti.Şirketten yapılan açıklamada, “Bir ülkenin yasalarına uymamak gibi bir seçeneğimiz yok. Yasal yardım taleplerine yanıt vermezsek, hükümetler faaliyet lisansımızı elimizden alabilir ve müşterilerimize hizmetlerimizi sunmamızı engelleyebilir” denildi.Şirket bu verileri hükümetlerin izleme sistemleri üzerindeki tartışmaya katkı sağlamak için yayımladıklarını ve verilerin her yıl güncelleneceğini kaydetti.


http://www.theworldline.com/vodafone-bazi-ulkeler-dogrudan-dinleme-yapiyor/
 
Mülteci başına 6 bin euro

M%C3%BClteci.jpg






Mülteci politikaları nedeniyle eleştirilerin odağında olan AB, yeniden yerleştirme programı çerçevesinde yeni adımlara hazırlanıyor. Başta Suriye olmak üzere ülkelerindeki çatışmalardan kaçıp Avrupa’ya sığınmaya çalışanların sayısı giderek artıyor.


İtalya’ya bu yılın ilk yarısı itibariyle gelen mültecilerin sayısı, 2013 toplamına ulaştı. Mültecilerin Hukuki Durumuna İlişkin Cenevre Sözleşmesi bu kişilere iltica hakkı tanısa da AB ülkelerindeki isteksizlik ve iç siyasi hesaplar giderek daha büyük tepki çekiyor. AB Komisyonu soruna çözüm için alışılmadık öneriler getirdi.AB Komisyonu’nun içişlerinden sorumlu üyesi Cecilia Malmström, önümüzdeki aylarda mülteci akınının daha da artmasının beklendiğine işaret ederek, AB ülkelerinin şimdikinden çok daha fazla mülteciyi kabul etmesi gerektiğini belirtti. AB ülkelerinin, mültecilere yasal giriş olanakları sağlama konusunu daha fazla sürüncemede bırakamayacağını vurgulayan Malmström, Türkiye, Ürdün ve Lübnan’daki kamplarda yüz binlerce mültecinin bulunduğunu belirterek, “Bu, kabul edemeyeceğimiz insanlık dışı bir durumdur” dedi.

Mülteci bonusu


İsveçli komiser, AB’nin mülteciler için oluşturduğu yeniden yerleştirme programı kapsamında üye ülkeleri teşvik için öneriler de getirdi. En dikkat çekici öneri, kamplardan normal yaşam alanlarına yerleştirilen her mülteci için ev sahibi ülkeye 6 bin euro ödeme yapılması.Alman Hrıstiyan Sosyal Birlik partisinden Avrupa Parlamentosu üyesi Monika Hohlmeier, yeniden yerleştirme sistemini şöyle açıklıyor: “Yeniden yerleşim programı, tüm AB üye devletleri tarafından kararlaştırılmış önemli bir program. Ülkelerine kesinlikle geri dönemeyecek durumda olan mültecilerin herhangi bir AB ülkesine alınmaya çalışılmasını ya da üye ülke olarak mültecilerin bir gelecek kurabilmelerini sağlayacak katkı yapılmasını öngörüyor.”

‘İç siyasi çıkarlar belirleyici oluyor’


İnsan hakları örgütü ProAsyl’ün yöneticisi Günter Burkhard Komisyon’un girişimini doğru bulduğunu belirtiyor, ancak AB’de iç siyasi çıkarların baskın geldiğine dikkat çekiyor. Burkhard AB’yi mülteciler konusunda kapalı kapı politikası izlemekle eleştiriyor.Burkhard, “AB, Suriyeli mülteciler sorununda bir fiyaskoya imza atmıştır. AB ülkelerinin yarısı şimdiye kadar tek bir Suriyeli mülteciyi kabul etmiş değil. Siyasi irade eksikliği var. Kabul edilen mülteci başına 6 bin euro prim ödenmesinin siyasi iradeyi etkilemeye yetip yetmeyeceğini bekleyip göreceğiz” diyor.Avrupa Komisyonu’nun içişlerinden sorumlu üyesi Cecilia Malmström, yeniden yerleştirme programları kapsamında dünya çapında yaklaşık 80 bin mülteciye yeni yaşam alanı sağlandığını ve en çok mülteci kabul eden ülkelerin ABD, Kanada ve Avustralya olduğunu belirtti. Malmström, buna karşılık AB ülkelerinin 2013 yılında sadece beş bin mülteciye kapılarını açmasını ‘utanç verici’ olarak nitelendirdi.


http://www.theworldline.com/multeci-basina-6-bin-euro/
 
Yatırımın yeni adresi Afrika

Yat%C4%B1r%C4%B1m.jpg





Birçok yabancı yatırımcı Afrika’nın kriyoksul ve kaotik bir kıta olduğunu ve yatırım yapmanın anlamı olmadığını düşünür. Ancak iktisatçılar, geleceğin piyasasının bu kıtada olduğunu belirtiyor.


Yılda 600 milyar Amerikan doları harcayan bir milyar tüketici, her yıl yüzde 5 ekonomik büyüme, kaliteli ve lüks mallara göz dikmiş olan, dünya çapında en hızlı gelişen bir orta sınıf… Tüm bunlar dünyanın henüz işlenmemiş topraklarının yüzde 60′ına sahip Afrika kıtasında…Avrupa’nın bu rakamların sadece rüyasını görebileceğine işaret ediliyor. Afrika kıtası ise Köln’de düzenlenen Africa Finance and Investment Forum (AFIF) toplantısında bu rakamlardan övünçle bahsediyor. Hükümetlere bağlı olmayan kuruluşların (EMRC) Başkanı ve Köln’deki toplantıyı düzenleyenlerden Monty Jones, “Afrika’nın yıldızı parlamış durumda. Kara kıtanın şimdiye kadarki gelişmeleri uykuda geçirmiş olduğunu ise teslim etmek gerekiyor. Ancak şimdi atak yapmış durumda. Afrika’ya gelecek yatırımcılar için şimdi tam uygun zaman” şeklinde konuştu.BM’nin bir raporuna göre bu yıl içinde Tanzanya, Zambiya ve Angola’da yapılacak ham madde üretim çalışmaları kara kıtanın ekonomik büyümesine katkıda bulunacak. Afrika’da geçen on yıl içinde hane başına yurtiçi gayrı milli hasıla ortalama olarak ikiye katlandı. Önümüzdeki beş yıl içinde dünyanın en hızlı gelişen 10 ekonomik gücünden 7′si Afrika’da olacak. Bu açıdan bakıldığında yatırımcılar için başarı şansı iyi görünüyor. Çin, Hindistan ve Brezilya bu durumu çoktan gördüler. Birçokları bu gelişmeler karşısında Avrupa’nın ne yaptığını merak ediyor.Hükümetlere bağlı olmayan kuruluşların (EMRC) Başkanı ve Köln’deki toplantıyı düzenleyenlerden Monty Jones bu konuda şöyle konuşuyor: “Avrupa’dan bunca uzak olan Avustralya ve Yeni Zelanda’nın Avrupa’ya, tüm Afrika ülkelerinin hepsinden daha fazla ihracat yapıyor olması beni üzüyor. Oysa ki Avrupa ile aslında komşuyuz. Afrika’nın Avrupa ile ilişkilerini yoğunlaştırması gerekiyor. Avrupa’nın da bunu istediğinden eminim. Bu, Avrupa için de avantaj olacaktır.”

Alman firmaları temkinli


Alman Yatırım ve Kalkınma Kurumu’nun (DEG) Yönetim Kurulu Sözcüsü Bruno Wenn, Afrika’da var olduğu iddia edilen yolsuzlukların ve şeffaf olmayan yapılanmaların Alman firmalarının temkinli davranmasına yol açtığını belirtiyor ancak bu durumun tam olarak gerçekleri yansıtmadığını da söylüyor.Wenn, “Afrika’da yolsuzluk sanıldığı kadar yüksek değil. Uluslararası Şeffaflık Örgütü Transparency International’ın istatistiklerine göz atılacak olursa, o zaman Afrika’nın genel olarak BRIC devletlerinden daha iyi konumda olduğu ortaya çıkıyor. Bu saptamalar bizi biraz düşündürmeli!” ifadelerini kullanıyor.Alman firmalarının daha ziyade Afrika’da kalifiye olmayan işgücü konusunda rahatsız oldukları belirtiliyor. Alman yatırımcıyı çekimser yapan ikinci sebebin ise Afrika’daki enerji, su ve kanalizasyon gibi iyi işlemeyen bir alt yapının varlığı.Sevkiyatlar için elzem olan limanların ise çoğu kez güvenilir olmadığı belirtiliyor. Ancak Alman Yatırım ve Kalkınma Kurumu’nun (DEG) Yönetim Kurulu Sözcüsü Bruno Wenn, tüm bu sorunlara rağmen Alman yatırımcıların Afrika’ya ilgilerinin arttığını vurguluyor: “Gittikçe artan sayıda Alman firması, Afrika’nın gelecekte nasıl bir piyasa olabileceği yönünde kafa yoruyor. Bu, daha önceleri üzerinde pek düşünülmeyen yeni bir konu. Önceleri Afrika hep ham madde sevk eden bir piyasa olarak algılanıyordu. Ancak Afrika’nın mal satışları için gittikçe artan boyutta pazar haline geldiği konusu yeni bir saptama.”


http://www.theworldline.com/yatirimin-yeni-adresi-afrika/
 
AK Parti Tunceli il başkanı istifa etti

akparti-.jpg






AK Parti Tunceli İl Başkanı Vahdet Sinan Yerlikaya, parti genel merkezinin talebi doğrultusunda görevinden istifa etti.


Ak Parti’ye yaklaşık 9 ay önce katılan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından parti grubunda rozet takılan CHP Eski Milletvekili Vahdet Sinan Yerlikaya daha sonra Tunceli’ye il başkanı olarak atanmıştı. 30 Mart tarihinde yapılan yerel seçimlerin ardından genel merkez, il başkanı Vahdet Sinan Yerlikaya’dan yeniden yapılanma gerekçesiyle istifa talebinde bulundu. Bunun üzerine Yerlikaya, il başkanlığı görevinden istifa etti.Önümüzdeki günlerde il ve ilçe teşkilatlarında da istifaların beklendiği Tunceli’de yeniden yapılanma için koordinatör milletvekillerin gönderileceği öğrenildi.


http://www.theworldline.com/ak-parti-tunceli-il-baskani-istifa-etti/
 
Şekerbank satılıyor mu?

%C5%9Fekerbank.jpg







İddialara göre Şekerbank’tan Katar, Bahreyn ve Dubaililer çoğunluk hisse istiyor.


Şekerbank’ın ortağı Samruk Kazyna Kazakistan Devlet Varlık Fonu’nun ve bankanın diğer ortağı Şekerbank Personeli Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığı’nın hisselerine 3 Ortadoğulu bankanın talip olduğu öğrenildi. Taliplerden birinin Dubai merkezli Mashreqbank olduğu belirtilirken, diğer iki talipten biri Katar’dan diğeri de Bahreyn’den. Görüşmelerin bir süredir devam ettiği, ilk fiyat tekliflerinin verildiği ancak bunların Şekerbank hissedarları tarafından uygun görülmediği için ikinci tur fiyat tekliflerinin alındığı da gelen bilgiler arasında.

ÇOĞUNLUĞU İSTİYOR


Hürriyet’ten Hülya Güler’in haberine göre, ilk olarak halen iştiraki BTA Securities’in yüzde 11.7 hissesi ve kendisinin de yüzde 21.9 pay ile Şekerbank’ta yüzde 33.6 hissesi bulunan Kazak Samruk Kazyna’nın, tek başına Şekerbank’taki hisselerini satarak çıkış yapmak istediği ancak taliplerin hepsinin, bankanın çoğunluk hissesini istemesi üzerine sürece Şekerbank Personeli Sandığı’nın da dahil olduğu belirtildi. Şekerbank’ın yüzde 33.9 hissesine sahip olan Şekerbank Personeli Munzam Sandığı’nın hisselerini satmaya tek bir şartla ikna olduğu kaydedildi. Edinilen bilgiye göre, Sandık, bütün hisselerini satmayacak. Çoğunluk hissesi alıcı tarafların birine geçse de, Şekerbank Personeli Munzam Sandığı, yönetimde kritik konularda belirleyici olmaya devam edecek. Böylece Sandık, azınlık hisseye sahip olsa da belli konularda karar verilirken imtiyaz sahibi olabilecek.

DANIŞMAN YİNE ULUSOY


Sandığın bu şekilde ikna edildiği satış görüşmeleri için Kazak tarafın müzakereleri kendisinin yürüttüğü, Şekerbank’ın ise danışmanlığını Haluk Ulusoy’un yaptığı kaydedildi. Ulusoy Şekerbank’ın 2007’de Kazakistan merkezli BTA (Bank Turan Alem) ile olan müzakerelerini de yürütmüştü. BTA’nın Şekerbank’taki hisseleri 2011’de Kazak Hükümeti’nin BTA’ya el koyması nedeniyle Samruk Kazyna Kazakistan Devlet Varlık Fonu’na geçti. Şekerbank’ın yüzde 32.2 hissesi Borsa İstanbul’da işlem görüyor.

Mashreqbank BAE’nin en büyüklerinden


Birleşik Arap Emirlikleri’nin önde gelen bankalarından Mashreqbank, 1967 yılında kuruldu. Merkezi Dubai’de olan bankanın Katar, Bahreyn, Kuveyt ve Mısır’da şubeleri var. 44 şubeli bankanın ABD, Avrupa, Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da 20 temsilcilik ofisi var. Dubai Borsası’nda işlem gören Mashreqbank, Türkiye’de de çeşitli yatırımları bulunan Al Ghurair Grubu’nun iştiraki.
http://www.theworldline.com/sekerbank-satiliyor-mu/

 
Alp Gürkan’a bir şok daha!

Alp-G%C3%BCrkan.jpg






Alp Gürkan’ın Spine Towers’ındaki kaçak yapılaşmaya savcılık el koydu. Yöneticiler ve kamu görevlileri hakkında soruşturma açıldı


Soma’da facia yaşanan madenin sahibi Alp Gürkan’ın İstanbul’da İmar planına aykırı olarak inşa ettirdiği Spine Towers inşaatındaki usulsüzlüklere savcılık el koydu.İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı gündeme getirilen usulsüzlükler ve verilen bir şikayet dilekçesi üzerine projeye aykırı yapılaşma sebebiyle yapı sorumluları ve izin veren yetkililer hakkında soruşturma başlattı.İBB Meclis üyesi Hüseyin Sağ tarafından savcılığa verilen şikayet dilekçesinde söz konusu inşaat projesinin çok büyük bir kısmının onaylı projede olması gereken inşaat emsalinin çok üzerinde inşa ve imal edildiği kaydedildi. Hiçbir kamu yararı taşımayan parsel bazında özel plan notları üretildiği kaydedilen şikayet dilekçesinde imar planı ve plan notuna göre araziden yüzde 54 kamuya terk edilmesi gerekirken bunun yerine getirilmediği, bu alanların inşaatın imalinde de emsal değer olarak kullanıldığı anlatıldı. Binanın çatı piyesinin onaylı projesine aykırı olduğu kaydedilen dilekçede, iskan edilmemesi gereken bodrum katların iskan edilebilir şekilde düzenlendiği kaydedildi.

SORUŞTURMA BAŞLATILDI


Savcılık binanın yetkili ve sorumluları hakkında TCK’nın 184. Maddesinde düzenlenen imar kirliliğine sebebiyet vermek, binayı denetlemekle görevli oldukları halde kaçak yapılaşmaya göz yuman kamu görevlileri hakkında ise görevi kötüye kullanma suçu kapsamında soruşturma başlattı.Sabah’ ın gündeme getirdiği Spine Towers’taki kaçak skandalında Soma’da 301 işçinin hayatını kaybettiği ‘ölüm madeni’nin sahibi Soma Holding’in İstanbul Maslak’ta yaptığı Spine Tower’ın kaçak bölümlerinin iskân edildiği, Maslak’ta 22 dönüm arazide yapımına başlanan kuleye, 50 bin metrekarelik inşaat hakkı verildiği, şirket bunu iki katına çıkardığı ve kaçak bodrum katları kiraya verilip garaj ve sığınma odalarını dahi iskân ettiği kaydedilmişti.


http://www.theworldline.com/alp-gurkana-bir-sok-daha/
 
Geri
Üst