Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Yaklaşık 5 yıldır Afganistan’da Taliban’ın elinde tutulan ABD askeri Çavuş Bowe Bergdahl varılan esir takası anlaşması ile serbest kaldı ve sağlık kontrolleri için Almanya’daki ABD üssüne gönderildi.
Yaklaşık 5 yıldır Afganistan’da Taliban’ın elinde tutulan ABD askeri Çavuş Bowe Bergdahl varılan esir takası anlaşması ile serbest kaldı ve sağlık kontrolleri için Almanya’daki ABD üssüne gönderildi.ABD, 28 yaşındaki Bowe Bergdahl’ın serbest bırakılmasına karşılık Küba’daki Guantanamo Körfezi’nde tutulan 5 Afganı, takası müzakere eden Katar’a teslim etti.Bowe Bergdahl, Afganistan’da esir olarak tutulan tek ABD askeriydi.Washington’da ABD Başkanı Barack Obama tarafından kabul edilen Bergdahl’ın ailesi, oğullarının hayatta olduğunu öğrendiklerinde “büyük bir sevinç ve rahatlama hissi” yaşadıklarını söylediler.ABD Başkanı Obama, serbest kalan Bergdahl’ın ailesiyle birlikte yaptığı basın toplantısında, takas anlaşmasına aracılık yapan Katar’a teşekkür etti.“Çavuş Bergdahl esir düşse de hiçbir zaman unutulmadı” diyen Başkan Obama, ABD’nin yabancı ülkelerdeki savaş esirlerini ülkeye geri getirme konusunda çok sağlam bir iradesinin olduğunu söyledi.Serbest kalan esir askerin babası Robert Bergdahl ise,oldukça duygulandığı konuşmasında, “Oğlıumu ilk kurtardıklarında İngilizce konuşmakta zorlanıyordu” dedi.Bowe Bergdahl’ınAlmanya’daki tedavisi süresince ailesiyle video konferans yoluyla temas kuracağı belirtildi.
Irak Enerji Bakanı Yardımcısı Hüseyin El Şehristani, Kuzey Irak petrolleri konusunda Türkiye’nin ‘açgözlülükle’ hareket ettiğini söyledi. Şehristani Türkiye’nin eylemlerinin hem Irak’a hem de iki ülke arasındaki ilişkilere zarar verdiğini söyledi.
Irak Enerji Bakanı Yardımcısı Hüseyin El Şehristani, Kuzey Irak petrolleri konusunda Türkiye’nin ‘açgözlülükle’ hareket ettiğini söyledi.Irak petrollerinin Bağdat yönetiminin izni olmaksızın uluslararası pazarda satıldığını söyleyen Şehristani, “Türkiye ucuz Irak petrolünden yararlanmak için her yolu deniyor” dedi.Türkiye için “Irak’ta petrol kaçakçılığını kolaylaştırdı” diyen Şehristani gelişmelerin iki ülke arasındaki ilişkilere de zarar verdiğini ifade etti.Irak, Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile yaptığı anlaşma uyarınca onayı olmadan uluslararası piyasalara petrol sevk ettiği gerekçesi ile Türkiye’yi Uluslararası Ticaret Odası’na (ICC) şikayet etmişti.Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ise, Mayıs ayında yaptığı açıklamada Ceyhan’da bekleyen Kuzey Irak petrolünün uluslararası piyasaya sevkiyatına başlandığınıduyurmuştu.ABD yönetimi, Irak’ta federal hükümetin onayı alınmadan yapılan ihracatları desteklemiyor.Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, Bağdat’ın onayı olmadan petrol ihraç edilmesinin kendilerini kaygılandırdığını ifade etmişti.
Farklı anayasa yorumu
Irak Petrol Bakanı Yardımcısı Şehristani, Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile yürütülen görüşmelerde önemli noktalara geldiklerini söylese de, “Ancak daha sonra Türkiye’nin açgözlülüğü devreye girdi” dedi.Bağdat ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasındaki anlaşmazlık iki tarafın Irak Anayasası’nı farklı şekillerde yorumlamasına dayanıyor.Her iki taraf da yasalara uygun hareket ettiğini savunmaya devam ediyor.Merkezi yönetim petrol ihracatında tek yetkili tarafın Bağdat olduğunu iddia ederken, Kürdistan Bölgesel Yönetimi, kendi petrol anlaşmalarını yapabileceğini savunuyor.Türkiye’nin adımlarının Irak için ‘son derece zarar verici’ olduğunu söyleyen Şehristani, “Hem ekonomi zarar gördü hem de Irak halkı elde etmesi gereken gelirleri elde edemedi” diye konuştu.
Suriye, devlet başkanlığı seçimleri için sandık başına gidiyor. Üç yılda 160 bin kişinin canına mal olan iç savaşta milyonlarca kişinin mülteci konumunda bulunması nedeniyle seçimlerin meşruiyeti tartışmalı.
İç savaşın içindeki Suriye salı günü devlet başkanlığı seçimleri için sandık başına gidiyor. Görevi babası Hafız Esad’dan 2000 yılında devralan Beşar Esad, ülke içi ve yurtdışından tüm muhalefete rağmen üçüncü dönem devlet başkanlığını garantilemek istiyor. Bu nedenle bu seçimlerde ilk kez başka adayların da yarışmasına izin verildi. Ancak adayların Esad’ın çizgisinin dışına çıkmaması ve milyonlarca Suriyeli seçmenin mülteci konumunda bulunması, seçimlerin meşruiyetini gölgeliyor.Avrupa Dış İlişkiler Konseyi adlı düşünce kuruluşundan Ortadoğu uzmanı Julien Barnes-Dacey, Beşar Esad’ın bu seçimlerle meşruiyet peşinde olduğunu belirtiyor:“Bir yanda seçimlere gitme gerekliliği var. Ama seçimlerin manipüle edileceği de açık. Diğer yanda seçimler Esad’a, göreve seçimlerle geldiğini ve yönetimi başkasına devretmesinin tamamen saçma olduğunu Suriyelilere ve dünyaya söyleme imkanı sağlayacak.”
“Komedi”
Suriyeli muhaliflerin çatı örgütü Suriye Ulusal Koalisyonu da seçimleri bir komedi olarak nitelendirerek, “Esad rejimi hiçbir zaman seçilmemiş, 44 yıllık bir hanedan diktası sürdürmüştür” açıklaması yaptı. Suriye Ulusal Koalisyonu, halkın üçte birinin evinden kaçtığı bir ülkede gerçek bir seçim düzenlenemeyeceğini de vurguladı. Ortadoğu uzmanı Barnes-Dacey de aynı görüşte:“Suriye halkının büyük bir bölümünün oy kullanamayacağı ortada. Sadece yurtdışındaki yüksek sayıda mülteci değil, aynı zamanda ülke içinde sürgündekiler de kendi ikamet bölgelerinde oy kullanamayacak. Ayrıca yetkililere görünmek istemeyenler de var. Diğer yanda halkın içinde geniş bir kesim seçimlerin anlamsız olduğu görüşünde. ‘Esad’ın kazanacağı zaten belliyse niye sandığa gidelim’ diye düşünüyorlar.”
Esad’ın ‘rakipleri’
Batı ülkeleri ile Arap dünyasının büyük bölümü, seçim sonuçlarını tanımayacağını açıkladı. Türkiye’nin de dahil olduğu Suriye Dostluk Grubu da seçimleri gayrimeşru diye nitelendirerek kınadı. Beşar Esad ise kendisine yönelik eleştirilerin önüne geçmek için bu seçimlerde bazı yenilikler getirdi. Ancak uzmanlar bu yeniliklerin göz boyamadan ibaret olduğu konusunda hemfikir. Ortadoğu uzmanı Barnes-Dacey, daha önce devlet başkanlığı seçimleri yerine Esad’ın göreve devam etmesi için referandumlar yapıldığını hatırlatarak, bu sefer ilk kez başka adaylara da izin verilmesi yoluyla Esad’ın reformlar yaptığı izlenimi uyandırmaya çalıştığını belirtiyor. Bu sefer oy pusulalarında üç isim yer alıyor: Devlet Başkanı Beşar Esad, eski bakan Hasan el Nuri ve milletvekili Mahir Haccar.Suriyeli insan hakları aktivisti Mustafa Haid ise bu isimlerin sadece göstermelik aday olduğu görüşünde:“Vitrin mankeni gibiler. En az biri, ‘önderimiz Esad’dır, ben de Esad’ın yaptığı ve yapacağı gibi davranacağım’ dedi. Seçim programının içeriğinde de Esad’a muhalif hiçbir şey yok. Aynı çizgide olduklarını vurguluyorlar. Seçmene kendilerine oy vermeleri için hiçbir neden sunmuyorlar.”
“Diyalog kapısı kapatıldı”
Haid, seçimlerin ardından siyasi çözümün daha da zorlaşacağı görüşünde. Esad’ın diyalog kapısını kapattığını belirten insan hakları aktivisti, silahlı mücadelenin yoğunlaşacağını belirtiyor. Ortadoğu uzmanı Barnes-Dacey de aynı görüşte.“Seçimler özgür olsun ya da olmasın asıl gerçek şu: Suriye toplumunu bölen derin uçurumlar ve çatışma, siyasî sürecin, silah kullananlara karşı geri planda kalacağı anlamına geliyor.”
ABD’nin istihbarat servisi NSA’in her gün sosyal ağlardan milyonlarca fotoğraf topladığı ve yüz tanıma programlarıyla taradığı ortaya çıktı.
New York Times gazetesi, eski NSA çalışanı Edward Snowden’ın ifşa ettiği belgelere dayanarak ABD’nin istihbarat servisi NSA’in internetten topladığı milyonlarca fotoğrafı kimlik tespiti için yüz tanıma yazılımlarıyla kontrol ettiğini yazdı.NSA’in aradığı kişileri teknolojinin yardımıyla bulmayı amaçladığını yazan gazete, 2011 yılı belgelerinde NSA’in her gün milyonlarca fotoğraf topladığı ve bunların ortalama 55 bininin taramaya uygun kalitede olduğu bilgisinin yer aldığını kaydetti.Snowden’ın ortaya çıkardığı belgelerde NSA’in ayrıca parmak izi ve diğer biyometrik verilerin de izini sürdüğü belirtiliyor.NSA’in kullandığı en önemli yüz tanıma programının “Tundra Freeze” olduğu ve bu programın, söz konusu kişiyi saçı ya da sakalı kesilmiş olsa bile tespit edebildiği belirtiliyor.New York Times, belgelerle ilgili olarak NSA’i aradıklarına, ancak NSA sözcüsünün gizli servisin Dışişleri Bakanlığı’nın veri bankasına ulaşımı olup olmadığı ve vize başvurularında yer alan fotoğrafların taranıp taranmadığı sorularına yanıt vermediğine de haberinde yer verdi.
Uzmanlar petrolün ömrünün 100 yıla yakın olduğunu söylüyor. Mühendisler buna karşı önlemlerini aldı. Artık elektrikli otomobiller günlük hayatta yerini çok daha fazla almaya başladı. İsveçli otomobil üreticisi Volvo ise elektrikli otomobillerin daha kolay şarj olması için elektrikli yol üzerinde çalışıyor.
İsveç Ulaştırma Federasyonu ile birlikte yürütülen çalışmalarda Gotenburg şehri pilot bölge olarak seçildi. NBC’nin haberine göre elektrikli yoldan enerji alacak elektrikli otomobillerin şarj sorunu ortadan kalkacak. Otoyol kenarlarına konulacak olan güneş panellerinin yolun elektrikli olmasını sağlayacağı ifade ediliyor. Projeyle birlikte yoldan geçen otomobiller taşıdıkları yüklerle birlikte 100 ton olsalar bile araçlara elektrik sağlanabilecek. Proje tamamlandığında Gotenburg şehrinin yollarının 29 dönümü elektrikli yol olarak dizayn edilecek.
MALİYET BİR HAYLİ YÜKSEK
Projenin maliyeti de bir hayli yüksek. Yol için çalışan mühendislere göre normal asfalt bir yol yapmaktan güneş enerjili yol yapmak yüzde 50 ila 300 arasında daha pahalı olacak. Proje daha önce İsveç devletinden 750 bin dolar da destek almış. Fakat bu tip yüksek maliyetli bir iş için bu rakam oldukça az. Güneş enerjili otoban projesi için şimdiden 38 bin bağışçı 1.6 milyon dolar para bağışladı.
Nijerya’nın Borno eyaletinde bazı köylere yönelik saldırılarda 43 kişi hayatını kaybetti. Köy sakinleri, geçen ayki saldırıda örgüte karşı gösterdikleri başarının intikamı için Boko Haram’ın geri döndüğünü düşünüyor.
Saldırının yapıldığı bölgelerden olan Kala Balge köyü sakinlerinden Kawu Barawu, gece geç saatlerde kalabalık silahlı grubun saldırısı sonucu sadece köylerinde 23 kişinin hayatını kaybettiğini kaydetti. Son dönemlerde sık sık örgüt üyelerinin saldırısına maruz kalan köydeki son olayda ölü sayısının artabileceğinden endişe ediliyor.Polis kaynakları ise aynı eyalette en az üç köye düzenlenen saldırıda 43 kişinin hayatını kaybettiğini belirtti. Köy sakinleri ise örgütün son saldırısının geçen ay başında köy sakinlerinden oluşan savunma birliklerinin militanlara yönelik saldırının intikamı için düzenlendiğini iddia etti.Olayın ardından bölge sakinlerinin, Boko Haram örgütünden korunmak için sınıra yakın Kamerun’a geçmek üzere hareket ettiği bildirildi.
ÖRGÜT 200’DEN FAZLA KIZI ELİNDE TUTUYOR
Boko Haram militanları, 14 Nisan’da Chibok’taki bir okula düzenledikleri baskında kız öğrencileri kaçırmıştı. Olay gecesi kaç kızın kaçırıldığına ilişkin çelişkili açıklamalar yapılsa da bu sayının 200′ün üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Mayıs ayı ihracat rakamları açıklandı. Türkiye İhracatçılar Meclisi(TİM) verilerine göre mayıs ayında ihracat geçen yıl aynı döneme oranla yüzde 5,8 artışla 13 milyar 412 milyon dolar oldu. Böylelikle mayıs ayı toplam mal ihracatı önceki yılların TÜİK mayıs ayı rakamlarını geçerek mayıs ayı Cumhuriyet tarihi rekorunu kırdı.
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, mayıs ayı ihracat rakamlarını Şanlıurfa’da açıkladı. TİM verilerine göre mayıs ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5,8 artışla 13 milyar 412 milyon dolar oldu. İlk 5 ayda ihracat yüzde 8 artışla 67 milyar 92 milyon dolara yükseldi. Son 12 aylık ihracat ise yüzde 1,7 artışla toplam 156 milyar 145 milyon dolar olarak gerçekleşti.
EN FAZLA İHRACAT OTOMOTİV SEKTÖRÜNDE GERÇEKLEŞTİ
Mayıs ayında en fazla ihracat ise otomotiv sektöründe gerçekleşti. Bu istatistikleri de paylaşan Büyükelçi, mayıs ayında en fazla ihracatı 2 milyar 54 milyon dolar ile otomotiv sektörü yaparken; hazır giyim, konfeksiyon sektörü bir milyar 616 milyon dolar ihracat ile ikinci sırada; kimyevi meddeler sektörü ise bir milyar 591 milyon dolar ihracat ile üçüncü sırada yer aldı.
İHRACAT REKORTMENİ: Sakarya
Bu arada en fazla ihracat yapan ilk 10 kent arasında ihracatını en fazla artıran kent yüzde 64 artışla Sakarya oldu. Sakarya’yı yüzde 9 artışla Ankara, yüzde 8 ile İstanbul, yüzde 7 ile İzmir, yüzde 6 ile Denizli ve Manisa, yüzde bir ile Bursa takip etti. Şanlıurfa’nın mayıs ayı ihracatı yüzde 48,26 artırarak 26 milyon dolara, ilk 5 aylık ihracat ise yüzde 25 artırarak 110 milyon dolara yükseldi. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi Şanlıurfa bu başarılı performansından dolayı tebrik etti.
BAŞKAN BÜYÜKEKŞİ YENİDEN ADAYLIĞINI AÇIKLADI
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi konuşmasının son bölümünde 7 Haziran Cumartesi günü Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin yeni çalışma döneminin, Başbakan’ın da teşrifi edeceği seçimli olağan genel kurulu ile başlatılacağını belirtti. Büyükekşi, “Genel kurulumuza şimdiden yoğun bir ilgi var. Tüm delegelerimizin katılacağı genel kurulumuza iş dünyasının önde gelen isimlerinden 100’ün üzerinde katılımla 20’den fazla büyükelçi ve başkonsolosun katmasını bekliyoruz. 4 yıllık bu yeni çalışma döneminde tüm birlik başkan ve yönetim kurulu üyelerimizin takdiri ve teveccühü ile Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanlığına tekrar aday olduğumu belirtmek isterim. Yeni çalışma döneminin ülkemiz için hayırlara vesile olmasını dilerim.” dedi.
“MERKEZ BANKASI FAİZLERİ DÜŞÜRMELİ”
Başkan Büyükekşi, Merkez Bankası’nın faiz oranı kararını da eleştirdi. Büyükekşi, bu faiz oranının düşürülmesini istedi. Büyükekşi, “Bildiğiniz gibi Merkez Bankası yüzde 0,5 faiz indirimine giderek para politikasını yüzde 9,5’e düşürdü. Biz ihracatçılar olarak bunu yeterli görmüyoruz. Özellikle kademeli fazi indiriminin bundan sonra dolar kurundaki ihracat rekabeti sağlayacak şekilde 2,15-2,20 bandına gelmesi için faiz düşüşlerinin devam etmesi gerekiyor.” ifadelerine yer verdi.
ŞUTSO BAŞKANI: POTANSİYELİMİZ VAR
Toplantıda konuşan Şanlıurfa Ticaret Odası Başkanı(ŞUTSO) Sabri Ertekin ise Şanlıurfa’nın potansiyeli ile ilgili bilgi verdi. Kentin tarım, turizm kenti olduğunun altını çizen Ertekin, Şanlıurfa’nın sanayi alanında da hızlı bir gelişim sergilediğini anlattı. Şanlıurfa’nın çok önemli insan gücünün olduğunu dile getiren Ertekin, ancak bu insan gücünün eğitilmesi gerektiğinin altını çizdi. Şanlıurfa’nın potansiyeli olduğunu sözlerine ekleyen Ertekin, kentin geleceğin en önemli şehirlerinden biri olacağını savundu.
Üç kişinin ölümüne ve bir kişinin de ağır yaralanmasına neden olan Brüksel’deki Yahudi Müzesi saldırısı ile ilgili olarak Fransa’nın Marsilya kentinde bir kişi tutuklandı.
29 yaşındaki Mehdi Nemmouche’un cinayet ve cinayete teşebbüs suçlamalarıyla gözaltında tutulduğu belirtildi.Marsilya’da bir tren istasyonunda yakalanan sanığın, Brüksel’deki saldırıda kullanılan silahlara benzer bir Kalaşnikof ve bir de tabanca taşıdığı belirtildi.Fransız vatandaşı olan Nemmouche’un geçen yıl Suriye’de radikal İslamcı militanlarla birlikte çatışmalara girdiğinden şüpheleniliyor.24 Mayıs’taki saldırının ardından Belçika’daki tüm sinagog ve Yahudi müzelerinde güvenlik önlemleri artırılmıştı.Nemmouche, Cuma günü Marsilya’daki Saint-Charles tren istasyonundaki gümrük kontrolleri sırasında tutuklandı.AFP haber ajansı, Nemmouche’un Brüksel’den hareket etmiş olan ve Amsterdam üzerinden gelen bir otobüste seyahat ettiği bilgisini geçti.Associated Press haber ajansına bilgi veren Paris savcılığı ise, Nemmouche’un taşıdığı silahların balistik incelemesinin yapılacağını ve Brüksel saldırısı ile karşılaştırılacağını söyledi.
İsrail’den kınama
8 gün önce Brüksel’deki Yahudi müzesine giren bir kişi etrafa ateş açmaya başlamış ve 3 kişi olay anında hayatını kaybetmişti.Ölenlerden ikisi 50′li yaşlarındaki İsrailli bir çift, diğeri ise Fransız bir gönüllü çalışandı.Brüksel Valisi Yvan Mayeur olayı ‘Terörist saldırı’ olarak nitelemişti.Saldırının yaşandığı bölgeye giden ilk kişilerden birisi olan Belçika Dışişleri Bakanı Didier Reynders, “Bir Yahudi müzesine saldırı olduğunda insan kendisini Yahudi karşıtı bir saldırı olasılığını düşünmekten alamıyor. Ancak yürütülecek olan soruşturma saldırının nedenlerini aydınlatacaktır” demişti.İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu ve Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande saldırıyı kınamıştı.
Sudan hükümeti yetkilileri, tepkilerin artması üzerine din değiştirdiği için idam cezasına çarptırılan genç annenin serbest bırakılabileceğini söyledi.
Sudan Dışişleri Bakanlığı’nın üst düzey yetkililerinden Abdullah El Ezrag, Alman haber ajansı dpa’ya yaptığı açıklamada, Müslümanlıktan Hristiyanlığa geçtiği gerekçesiyle idam cezasına mahkum edilen Meryem Yahya İbrahim İshak’ın serbest bırakılabileceğini söyledi.El Ezrag, Sudan’daki yasalara göre herkesin istediği dine inanmaya hakkı olduğunu ifade etti.Ancak babası Müslüman, annesi Etiyopyalı bir Ortodoks olan 27 yaşındaki İshak, Müslümanlıktan Hristiyanlığa geçtiği gerekçesiyle yargılanmış ve idam cezasına mahkum edilmişti. Yargılandığı sırada hamile olan İshak’ın infaz edilmesi de çocuğu iki yaşına basıncaya kadar ertelenmişti.Meryem Yahya İbrahim İshak, geçen hafta başında çocuğunu cezaevinde dünyaya getirince dünya kamuoyunun gündemine oturdu. 20 aylık bir de oğlu olan iki çocuk annesi İshak’ın davası şimdi temyiz mahkemesinde.Sudanlı yetkili El Ezrag, kararın bir üst mahkemede gözden geçirileceğini ve kararın değişebileceğini belirtti.Sudanlı yetkililerin açıklamalarını dpa’ya değerlendiren İshak’ın avukatı ise müvekkili hakkında din değiştirmek suçlamasıyla verilen kararın değişebileceğini, ancak zina suçlamasıyla aldığı cezasının aynı kalacağını düşündüğünü söyledi.Avukat, İshak’ın Hristiyan Daniel Wani ile evliliğinin Sudan’daki şeriat hukukuna göre geçerli olmadığına dikkat çekerek müvekkilinin zina suçlamasıyla 100 kırbaç cezası aldığını kaydetti.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, çözüm sürecinde bir tıkanma olmadığını, diyalogların devam ettiğini belirtti.
Beşir Atalay, “19 Mayıs’ta Sayın Başbakanımızın başkanlığında son dönemlerin en kritik toplantılarından birini yaptık. Daha somut, yeni bir yol haritasının üzerinde çalışılması, sonuca doğru daha hızlı adımlar atılması kararlaştırıldı” dedi. BDP ile yapılan toplantıya da değinen Atalay, “Görüşmenin özü şudur. Daha somut tarihleri belli, sona doğru gidiş için yol haritası, bunun üzerinde çalışıyoruz” dedi.Atalay, Kanal 7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet’in sunduğu Başkent Kulisi’nde gündeme ilişkin konuları değerlendirdi.Çözüm süreci üzerine açıklamalarda bulunan Atalay, “Şu anda çözüm sürecinde bir tıkanma olmadığını, diyalogların devam ettiğini” belirterek, geçen hafta siyaset kesimiyle bu konu üzerinde yeni toplantılar yapıldığını anımsattı. Hükümet olarak çözüm sürecine ne kadar önem atfettiklerinin herkes tarafından bilindiğini ifade eden Atalay, “Bu, çok samimiyetle yürüttüğümüz, Türkiye’nin şu andaki en önemli projesidir” diye konuştu.Atalay, son yapılan seçimlerde bölgede ilk defa şiddetin olmadığı demokratik bir ortam yaşandığını vurgulayarak, artık bölge insanının da terörü istemediğini bildirdi. Bölgede kamu yatırımları arttığı için hayat standartlarının da arttığını dile getiren Atalay, tüm bunlardan herhangi bir geri dönüşün söz konusu olamayacağının altını çizdi. Atalay, bu olumlulukları geri döndürme çabası içinde olanların ve şiddeti tekrar başlatmak isteyenlerin kaybedeceklerine işaret ederek, şunları kaydetti:“Artık, oradaki vatandaşlarımız da bunlara izin vermez. Çünkü, şu anda tüm kesimlerin desteği alan bir çalışma bu. Önceleri bazı tereddütler vardı. Diğer bölgelerimizden hükümetimize yönelik bazı eleştiriler vardı. İyi anlaşılmayan hususlar vardı. Şimdi, artık Türkiye’de bütün vatandaşlarımızın satın aldığı bir projedir bu.Son aylarda bu konuda daha ileri adımlar atılsın diye bir çalışma var. 19 Mayıs’ta Sayın Başbakanımızın başkanlığında son dönemlerin en kritik toplantılarından birini yaptık. Hükümetimizden, gruptan, partiden ve tüm ilgilerinin katılımlarıyla gerçekleşti. Konu, bütün boyutlarıyla masaya yatırıldı ve yeni bir ivme kazandırılması yönünde kararlılık oluşturuldu ve yeni kararlar alındı.O yeni kararların içeriğine girmeyeyim, ama şunu ifade edebilirim. Daha somut, yeni bir yol haritasının üzerinde çalışılması, sonuca doğru daha hızlı adımlar atılması kararlaştırıldı. Bu yönde, bizim siyaset kesimiyle görüşmelerimiz oldu. Bu sırada da bölgede bir hareketlilik başladı. Yol kesme gibi. Bunu şöyle yorumluyoruz. Biraz daha ciddi adımlar atılmaya başlayınca , yine birileri bunu sabote etme yönünde farklı provokatif davranışlara ve tutumlara giriyor. Siyaset kesimiyle de görüştük. Bu, kabul edilemez. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kendi toprakları içerisinde hiçbir yerde güvenlikle, asayişle ilgili olumsuzluklara bigane. İstanbul’da nasıl müdahale ediyorsa, orada da müdahale eder. Nitekim de etti.”Atalay, çözüm sürecinde devletin tüm kurumlarının büyük bir koordinasyon içinde çalıştığını belirterek, “Ama bu, şu demek değil. Bölgedeki güvenlik tedbirleri gevşetildi, oradaki birliklerimiz başka yerlere aktarıldı falan değil. Çözüm süreci sona erene kadar, bunlar orada görevlerini yapacaklardır. Asayişle ilgili bir şey olduğunda da müdahale edeceklerdir” diye konuştu.Son zamanlarda, bazı bölgelerdeki gelişmeleri hassasiyetle takip ettiklerini anlatan Atalay, “Genel olarak, birileri çözüm süreciyle ilgili bir rahatsızlık içinde ve bunun nasıl sabote edileceği peşinde. Biz de bunun üzerindeyiz” dedi.
“Karşılıklı iradede bir zayıflama görmüyoruz”
Atalay, “karşılıklı iradede bir zayıflama görmediklerinin” altını çizerek, diyalogların devam ettiğini bildirdi. Şu anda daha somut yol haritası üzerinde çalışmaların olduğunu vurgulayan Atalay, “Biz, bu konuda hükümet ve tüm kurumlar olarak gerekeni yapma çabası içindeyiz. Önemli çalışmalar ve önemli görüşmelerimiz oluyor” diye konuştu.
“Görüşmenin özü şudur…”
BDP kesimi ile geçen hafta içinde tekrar görüştüklerini anımsatan Atalay, “Görüşmenin özü şudur. Daha somut tarihleri belli, sona doğru gidiş için yol haritası, bunun üzerinde çalışıyoruz. Bir yandan da olan gelişmelere karşı güvenlik güçlerimiz kararlılıkla müdahale ediyor ve edecek” açıklamasında bulundu.“Sabote etmek isteyenler harekete geçti. Bunlar kimlerdir” şeklindeki soru üzerine Atalay, Türkiye’nin terörle ilgili konumu, coğrafyasına, örgütün geçmişine bakıldığında bunun çok karmaşık bir konu olduğunu söyledi. Atalay, son dönemde Türkiye coğrafyasında meydana gelen olayların çözüm sürecini ciddi şekilde etkilediğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:“Özellikle Suriye’deki, Irak’daki gelişmeler etkili oluyor. Türkiye’nin bu sorunu, Türkiye sınırları içerisinde olan bir olay değil. Büyük oranda Türkiye sınırları dışında. Orada çok yönlü etkileşim olduğunu biliyorsunuz. Burada çözüm süreciyle ilgili en sağlam duranAk Parti, hükümetimiz ve devletin tüm kurumlarıdır. Karşı tarafta inişler, çıkışlar oluyor. Oralarda bazen kendilerinin de denetlemeyeceği şeyler oluyor olabilir.Bir yandan da şöyle bir şey var, bölgedeki olumsuzları çoğaltan ve çözüm sürecinden çok da mutlu olmayan, bir kesim buna ‘ihanet projesi’ diyor, bir kesim ‘aslında yürümüyor ve bitmesini isteyen yayınlar yapıyor’. Paralel yapı öyle. Türkiye genelinde de böyle şeyler var. Bölgede bir olumsuzluk olsa, onları üreterek çözüm sürecinin iyi gitmediği yönünde yayınlar da oluyor.Biz, hükümet olarak sonuna kadar çözüm sürecine ilişkin gayretimizi gösteriyor ve göstereceğiz. İradede sapma yok, bahane içinde değiliz. Herkes, bu konuda söylemlerine dikkat etmeli. Çünkü, her cümle önemlidir.”“İmralı’da Abdullah Öcalan’da da bu kararlılık var mı” sorusu üzerine Atalay, “Diyaloglarda bir kesinti yok, herhangi bir sapma yok. Her şey normal seyrinde gidiyor” yanıtını verdi.
Çocuğu dağa kaçırılan annelerin eylemi
Bir soru üzerine Diyarbakır’da çocukları dağa kaçırılan ailelerin Belediye önünde eylem yapmasını da değerlendiren Atalay, şu açıklamalarda bulundu:“Ben, kendim böyle sivil bir gelişmeyi bölgede ve özellikle Diyarbakır’da çok olumlu buluyorum. Esasen bölge insanının, vatandaşlarımızın, teröre karşı daha yüksek sesler çıkarmasını arzu ediyoruz. Terörü, insanımız önler. Bölge insanının, oradaki haksızlıklara karşı tavır almasını ben çok destekliyorum.Bu anneler, cesaretle çıktılar, tavır koydular. Acıyı, anneler duyar. Sayıları az olsa da sembolik değeri çok yüksektir. Bu, bir çığlıktır. Bölgede kendisini duyurdu. Bundan rahatsız olanlar oldu. Siyaset kesimi daha rahatsız oldu, belediyeyi muhatap aldıkları için. Terör örgütünü muhatap alacak değil. Yardımı kimden, belediyeden, oradaki siyasetçiden istediler. Bu, güzel bir şey. Bundan hiç rahatsız olmamak lazım. Anneler şiddet kullanmıyor ki. Demokrat insan, özgürlükçü insan, sivil inisiyatifin değerini bilmeli ve onlarla diyalog kurmalı. BDP kesimlerinden haddini aşan söylemler oldu bu konuda. Onların da farkındayız. Annelerin feryadına katlanamadılar.”