Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın en az 3 çocuk söylemi, sosyal güvenlikte de karşılığını buldu.
Daha önce 2 çocuk doğuran işçi statüsündeki kadınlara sağlanan 4 yıl erken emeklilik hakkı, 3 çocuk için 6 yıla çıkartıldı.Memur ve Bağ-Kur’lu kadınlar da kapsama alındı. Madencilik sektörüyle ilgili düzenlemeleri içeren ve TBMM’ye sunulan Torba Yasa tasarısına göre, çalışırken doğum yapan kadınlar ücretsiz doğum ve analık izni süreleri ile doğumdan sonra çalışmadıkları süreleri borçlanmak suretiyle erken emekli olabilecekler. Daha önce her bir çocuk için 2’şer yıl olmak üzere sadece iki çocukla sınırlanan borçlanma hakkı 3 çocuğa çıkartıldı. Böylece, 3 çocuk annesi bir kadın, doğum sonrasında ücretsiz izne ayrılmış veya çalışmaya ara vermişse, her bir çocuk için 2 yıl olmak üzere 6 yıllık primi kendisi ödeyerek erken emekli olabilecek.
BAĞ-KUR’LU KADINLAR DA YARARLANACAK
Bu hak daha önce sadece işçi statüsündeki kadınlarla sınırlı iken, şimdi memurlar ve Bağ- Kur’lu kadınlar da borçlanmak suretiyle erken emeklilik hakkına kavuşacak.
Gezi’nin yıldönümü: İstanbul ve Ankara’da polis müdahalesi
Gezi protestolarının birinci yıldönümünde Taksim Meydanı’nda yapılmak istenen gösteriye polis izin vermiyor, çevrede toplanan gruplara yer yer müdahale ediyor. Ankara’da da polis Kızılay Meydanı’nda bir araya gelen göstericilere müdahale etti.
Gezi protestolarının birinci yıldönümünde Taksim Meydanı’nda yapılmak istenen gösteriye polis izin vermiyor, çevrede toplanan gruplara yer yer müdahale ediyor.
Ankara’da da polis Kızılay Meydanı’nda bir araya gelen göstericilere yer yer müdahale etti.
Taksim Meydanı çevresi ve İstiklal Caddesi’nde toplananlara müdahale eden polis yer yer eylemcileri gözaltına alıyor.
Beşiktaş, Cihangir ve Kadıköy’de göstericiler bir araya geliyor.
İstiklal Caddesi’nde, CHP binası önünde toplanan gruba polis önce ‘Dağılın’ uyarısı yaptı.
Polis uyarıyı dinlemeyen grubu, üzerine yürüyerek uzaklaştırdı.
Onlarca kişinin gözaltına alındığı belirtilirken, Beyoğlu Emniyet Müdürü Ünal Altıner iki çocuğu gözaltına alırken görüntülendi.
Emniyet müdürlüğü, çocukların polislere sapanla bilye attığını, aynı eylemden daha önce de gözaltına alındıklarını öne sürdü.
Bu arada İstiklal Caddesi’ndeki TMMOB binasında bir araya gelen Taksim Dayanışması üyeleri meydana doğru yürüyüşe geçti.
Ancak aralarında CHP milletvekillerinin bulunduğu grubun yolu, barikat kuran polis tarafından kesildi.
Grubun polis barikatı önündeki bekleyişi devam ediyor.
CNN Muhabirine müdahale
Bu arada polisler canlı yayın sırasında CNN International Muhabiri Ivan Watson’a da müdahalede bulundu.
Watson, bir yıl önce Taksim’de yaşananları ve bugün alınan güvenlik önlemlerini aktarırken polis kendisinden pasaportunu göstermesini istedi.
Watson, canlı bağlantıyı sonlandırırken “Gözaltına alınıyorum” dedi.
Daha sonra twitter hesabından yaşananları aktaran CNN International muhabiri, kendisinin ve ekibinin yarım saat süreyle gözaltında tutulduğunu ve daha sonra serbest bırakıldıklarını ifade etti.
Watson, “Bir polis memuru daha sonra bizden özür diledi” dedi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü ise internet sitesinden yaptığı açıklamada Watson’ın gözaltına alındığı haberlerini yalanladı.
Açıklamada, “İlgili şahıs yapılan denetimlerde pasaportunu ibraz edememiş, bilahare pasaportunu getirmesi üzerine hakkında başkaca bir işlem yapılmamıştır.” denildi.
‘Güvenlik güçleri gerekeni yapacak’
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün için yapılan Taksim’de toplanma çağrıları için “Geçen Taksim olaylarında olduğu gibi oralara gelemeyeceksiniz çünkü yasalara uymak zorundasınız” dedi.
İstanbul’da Sultangazi Belediyesi hizmet binası açılışında konuşan Erdoğan, “Bu oyuna gelmeyin. Bu safiyane bir çevrecilik hareketi değil. Burada samimiyet yoktur. Burada Taksim’i anıtlaştırma noktasında attığımız ve atacağımız adımları engelleme çabası vardır” dedi.
Erdoğan, Taksime gelinmesi konusunda ısrarcı olunması halinde ise, “Güvenlik güçlerimiz kesin talimat almışlardır gereği neyse A’dan Z’ye yapacaktır” dedi.
Taksim Dayanışması dün yaptığı açıklamada, bugün saat 19.00′da taleplerini dile getirmek ve geçen yılki protestolarda hayatını kaybedenleri anmak için Taksim’de olacağını açıklamıştı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Taksim, Şişli ve Beşiktaş’ta yaklaşık 25 bin polisin görev yaptığını açıklarken, 50 Toplumsal olaylara müdahale aracı da (TOMA) hazır bekletiliyor.
Sabah saatlerinden itibaren Taksim’e otobüslerle polis taşınırken, itfaiye ve belediye araçları da meydanda tutuluyor.
İstanbul Emniyeti’nde tüm izinler iptal edildi ve Türk Hava Yolları’ndan kiralanan uçaklarla bir çok ilden polis takviyesi yapıldı.
Vapur seferleri iptal
Gezi Parkı ve Metronun Taksim durağı kapatılırken, vapur seferlerinin ise, saat 15:00′ten itibaren iptal edileceği belirtildi.
İstanbul Şehir Hatları AŞ’nin Twitter hesabından yapılan açıklamada, Anadolu yakasından Avrupa yakasına düzenlenen vapur seferlerinin “İkinci bir duyuruya kadar” iptal edildiği belirtildi.
İptal kararı, İstanbul Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü’nün aldığı karalar uyarınca alındı.
Birçok kentte eylem
Gezi Parkı eylemlerinin birinci yıldönümü nedeniyle Türkiye’nin farklı kentlerinde de eylemler düzenleniyor.
Ankara’da akşam saatlerinde Kızılay Meydanı’nda toplanan göstericilere polis tazyikli su ve biber gazıyla müdahale ediyor.
Meydandaki göstericilerin büyük bir bölümü Ziya Gökalp Caddesi’ne çekilmiş durumda.
Antalya’da binlerce kişi Cumhuriyet Meydanı’na ulaşmak üzere Güllük Caddesi üzerinde yürüyüş yapıyor.
İzmir’de göstericilerin buluşma yeri Basmane Meydanı oldu.
Göstericiler buradan Gündoğdu Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti.
Bunun yanı sıra aralarında Eskişehir, Adana, Mersin, Kocaeli, Samsun’un da bulunduğu birçok kentte eylemler gerçekleştiriliyor.
Gezi olayları AKP’nin uluslararası imajını nasıl etkiledi? Gezi ve 17 Aralık soruşturmalarında yaşananlar, Başbakan Erdoğan ve AKP’li yetkililerin söylemleri dünyada nasıl algılandı?
Türkiye’yi derinden etkileyen Gezi olayları, Türk dış politikasında ve de özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin uluslararası imajında da çok önemli etkilere neden oldu.
Hükümetin olaylar karşısında takındığı çok sert tavır, güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanımı sonunda ölümlerin yaşanması ve önde gelen hükümet yetkililerinin Gezi olaylarının arkasında dış mihrakların bulunduğu açıklamaları, Ankara’nın başta Avrupa Birliği ve ABD olmak üzere birçok ülkeyle ilişkilerini olumsuz etkiledi.
Gezi Parkı ile ilgili belediye planlarına karşı çıkan bir avuç çevreci eylemciye karşı güvenlik güçlerinin orantısız tepki vermesiyle başlayan ve 31 Mayıs günü onbinlerin katılımıyla kitlesel gösterilere dönen protestolar hem oluş şekli, hem de ölçüleri nedeniyle uluslararası kamuoyunun da hemen dikkatini çekti.
‘Ötekileştirici söylem’
Hükümetin gelişmeleri anlamak ve diyalog kurmak yerine sokağa çıkan herkesi “çapulcular” olarak nitelemesi ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan aracılığıyla aşağılayıcı ve ötekileştirici söylemini devam ettirmesi Batılılarının da dikkatinden kaçmadı.
Olayların tırmanmaya devam etmesi üzerine Avrupa Birliği’nden kurumsal olarak daha sonra da önde gelen üye ülkelerden tek tek ve sık sık eleştirici açıklamalar akmaya başladı.
Eleştirilerin temelinde güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanması ve toplanma ve protesto etme hakkına saygı gösterilmemesi yatarken, can kayıplarının gelmeye başlamasıyla birlikte hükümete karşı eleştirilerin dozu da arttı.
Faiz lobisi, Lufthansa vs.
Bazı hükümet yetkilileri ve danışmanların da olayların ardında bazı ülkeler ve faiz lobisi ile uluslararası şirketlerin olduğunu, hatta Almanya ve Lufthansa olmak üzere bazılarının adını da vermeleri eleştirileri artırdı.
O zamanki AB Bakanı Egemen Bağış’ın Almanya ve Şansölye Angela Merkel’i doğrudan hedef alması, Ankara-Berlin arasındaki ilişkileri ciddi şekilde gerginleştirdi.
Parlamento seçimlerine hazırlanan Merkel’in bu koşullar altında Türkiye ile müzakere başlığı açılmamasına dönük yaklaşımı, 22 numaralı bölgesel politikalar başlığının açılmasını 3 ay ertelenmesine neden oldu.
Ama AB’deki etkileri sadece bununla sınırlı kalmadı. 2013 İlerleme Raporu’nda hükümetin ifade özgürlüğü ve toplanma serbestisi gibi temel insan haklarındaki uygulamalarının AB değer ve kriterlerine uymadığının altı çizildi.
AB içinde Türkiye’nin dostları olarak bilinen İsveç ve İtalya gibi ülkelerin girişimiyle İlerleme Raporu ve Ankara-Brüksel ilişkileri dengede tutulmuş olsa da Avrupa ülkelerindeki “reformist AKP imajı” tamamen yıkılmış bir hale geldi.
Washington ile gerginlik
Gezi olaylarını yakından takip eden bir ülke de ABD oldu.
Olayların başladığı günden itibaren hemen her gün değişik düzeylerde açıklamalar yaparak Türk hükümetine mesajlar gönderen, toplanma ve ifade özgürlüğüne saygı gösterilmesi çağrısında bulunan ABD’yi sinirlendiren iki gelişme oldu.
Hükümet yanlısı bazı gazetelerde Gezi olaylarının ABD’de Yahudi lobisi ve onların Türkiye’deki uzantılarının sayesinde planladığı şeklinde çıkan haberle Washington’da ciddi rahatsızlık yarattı.
Daha sonra 17 Aralık yolsuzluk operasyonu sırasında tekrarlanan bu söylemlerden ciddi rahatsızlık duyan ABD, bu konudaki düşüncelerini hükümete açık bir dille iletti.
İkinci rahatsızlık veren gelişme ise Başbakan Erdoğan’ın ABD’deki Occupy Wall Street olaylarında ABD polisinin 17 kişiyi öldürdüğü iddialarını sıklıkla dile getirmesi oldu.
Erdoğan’a yalanlama ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nden geldi.
Söz konusu olaylarda ölüm yaşanmadığını anımsatan elçilik sayesinde Erdoğan ilk defa bir büyükelçilik tarafından yalanlanan Türk Başbakanı oldu.
Erdoğan, bundan sadece aylar sonra bir kez de “İngiltere gazete kapattı” sözleri nedeniyle İngiltere Büyükelçiliği tarafından yalanlandı.
Gezi Parkı ile başlayan sürecin bir başka boyutu da 17 Aralık süreci ile birlikte yaşandı.
Hükümetin yolsuzluk iddiaları karşısında Gezi sürecindeki gibi dış mihrakları, Yahudi Lobisi ve bazı Avrupa ülkelerini hedef alması, Batı’da AKP ile gelişen öngörüleri nerdeyse kesinleştirdi.
Başta Suriye olmak üzere birçok bölgesel meselede Türkiye ile işbirliğini görünecek şekilde indirgeyen Batı, son aylarda Twitter ve YouTube gibi önemli sosyal medya araçlarının yasaklanması, ifade özgürlüğündeki kısıtlamaların artması gibi kaygı verici gelişmeler nedeniyle “Türkiye nereye gidiyor?” sorusunu daha da çok sormaya başladı.
Yabancı basın kuruluşları Gezi olaylarının birinci yıldönümünde Türkiye’deki gelişmeleri yakından takip ediyor.
31 Mayıs 2013 sabahı Gezi Parkı’nda polislerin müdahalesiyle başlayan ‘Gezi olaylarının’ birinci yıldönümünü sadece Türkiye değil yabancı basın da yakından izliyor.Uluslararası basın ajansları, olayların birinci yıldönümünde yurt genelindeki polis yoğunluğuna dikkat çekerek “Türk polisi için adeta seferberlik ilan edildi” yorumunu yapıyor.Sadece uluslararası basın ajansları değil dış basın da yakın takipte.
Alman Der Spiegel dergisi, internet sitesinde “Erdoğan dev güvenlik ordusunu harekete geçirdi” başlığıyla Gezi olaylarının birinci yıldönümünde yaşanabilecek olası olaylara karşı İstanbul’da güvenlik birimlerinin alarma geçirildiğine işaret etti. Dergi, “25 bin güvenlik gücü, 50 tazyikli su aracı, zırhlı araçlar, sivil polisler: Türkiye Başbakanı Erdoğan, Gezi olaylarının birinci yıldönümündeki protestoları elindeki tüm gücüyle önlemeye kararlı gibi duruyor” dedi.
Alman Bild gazetesi de “Erdoğan yeni protestolar konusunda uyardı” başlığıyla Gezi olaylarının yıldönümü olduğunu belirtti. Güvenlik güçlerinin seferber edildiğini aktaran Bild, “İstanbul yine yüksek güvenlikli bölge ilan edildi” dedi.Binlerce polis ve TOMA’nın Taksim Meydanı’na konuşlandırıldığını yazan İngiliz yayın kuruluşu BBC de “Türkiye Başbakanı Erdoğan, gençleri Taksim olaylarının yıldönümünü göz ardı etmeleri konusunda uyardı” dedi.
İngiliz Fİnancial Tİmes gazetesi ise “Gezi’nin yıldönümü için polis hazır olda bekliyor” diye yazdı.
CNN International kanalının dünyaca ünlü muhabiri Ivan Watson Taksim’den yaptığı canlı yayın sırasında polis tarafından gözaltına alındı.
CNN International kanalı Taksim meydanından canlı bağlantı yaptığı sırada kanalın dünyaca ünlü muhabiri Ivan Watson polisler tarafından yaka paça gözaltına alındı.O anlar, canlı bağlantıdaki CNN International yayınına saniye saniye yansıdı. Haber merkezinde yayını sunan spiker kısa süreli şok yaşarken ‘ayrıntıları aktarmaya devam edeceğiz’ diyerek bir sonraki habere geçti.
Yayının ortasında gözaltına alınan muhabir Ivan Watson Twitter’dan “”Ben ve ekibim canlı yayının ortasında gözaltına alındık. Bir polis beni arkamdan tekmeledi” diye yazdı.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan’dan Youtube’un ne zaman açılacağı ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Anayasa Mahkemesi, geçen 30 Mayıs günü Youtube’u kapatmanın insan hakları ihlali olduğuna karar verdi. Konya’da bulunan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, gazetecilerin AYM’nın kararı hakkındaki sorusu üzerine, “Şu an da Anayasa Mahkemesi’nin kararı Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na resmen ulaşmadı. Ulaşınca her halde gereği yapılacaktır” dedi.
ABD de kabul etti: İntihar bombacısı Amerikan vatandaşı
ABD Dışişleri Bakanlığı, geçtiğimiz hafta pazar günü Suriye birliklerine yönelik intihar saldırısının bir ABD vatandaşı tarafından düzenlendiğini doğruladı.
ABD tarafının açıklamasına göre; bu, bir Amerikan vatandaşının Suriye’de düzenlediği bilinen ilk saldırı. Üstelik filmlerdekini aratmayacak bir araçla yapıldı.
Geçtiğimiz pazar günü Suriye’nin İdlib kentinde rejim birliklerine yönelik dört saldırı düzenlenmiş ve saldırıları El Nusra Cephesi üstlenmişti. Şimdi de ABD Dışişleri Bakanlığı, o saldırılardan birini düzenleyenin bir ABD vatandaşı olduğunu doğruladı.Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, söz konusu Amerikan vatandaşının Münir Muhammed Ebu Salha isimli kişi olduğunu düşündüklerini ve Suriye’deki yabancı uyruklu savaşçıların artışından endişe duyduklarını açıkladı.El Kaide’nin Suriye’deki uzantısı olarak bilinen El Nusra Cephesi, saldırının bomba yüklü bir araçla düzenlendiğini duyurmuştu. YouTube’dan ise saldırı için kullanılan kamyonlara yaklaşık 17 ton patlayıcının nasıl yüklendiği ve araçların ilerleyişini gösteren görüntüler yüklenmişti.
Bu görüntülerde, patlayıcı yüklü araçların ön ve yan taraflarına olası bir saldırıya karşı koruyucu görevi görmesi ve aracın hedefe ulaşmadan önce patlatılmasını önlemek amacıyla metal levhalar yerleştirildiği ve sadece sürücünün önünü görebileceği ufak bir delik açıldığı görülüyor.
İstanbul’da Gezi protestolarının birinci yıldönümünde Taksim Dayanışması toplanma çağrısı yaparken polis ise Taksim’e girişleri önlemek için sıkı güvenlik önlemleri aldı.
Gezi Parkı’nda bir yıl önce ağaçların kesilmesine karşı başlayan ve daha sonra polisin şiddete başvurması nedeniyle hükümet karşıtı eylemlere dönüşen protesto gösterilerinin birinci yılında İstanbul’da olağanüstü güvenlik önlemleri alındı.Taksim Dayanışması‘nın Gezi olaylarının birinci yıldönümünde yaptığı toplanma çağrısı nedeniyle Taksim ve çevresinde bugün binlerce polis görev yapıyor. İstanbul’da yaklaşık 25 bin polis görevlendirilirken, 50 de Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı (TOMA) hazır bekletiliyor. İstanbul’a başka illerden de polis takviyesi de yapıldığı belirtiliyor.Polis, akşam saatlerinde toplanması beklenen kalabalığın Taksim Meydanı’na girmesini engelleyecek. Olayların merkezindeki Gezi Parkı’na girişlerin ise sabah saatlerinden itibaren kapatıldığı bildirildi.
Vali’nin açıklaması
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Meydan’da toplanılmasına izin verilmeyeceğini açıklamıştı.Vali Mutlu, toplanma çağrıları yapılması konusunda, “bazı çevrelerin yanlış uygulamalarına izin verilmeyeceğini dile getirerek “birtakım dar çevrelerin, yapabilecekleri yanlış uygulamalar olursa, onlara müsaade etmeyeceğiz. Bununla ilgili güvenlik tedbirleri alacağız” demişti.
Erdoğan’dan sert eleştiri
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da dün Taksim’de toplanma çağrılarına sert tepki gösterdi. Erdoğan, cuma akşamı İstanbul’da düzenlenen “Fetih Ruhu, Fatih ve Gençlik” konulu kompozisyon yarışmasının ödül töreninde, Gezi olaylarını yeniden canlandırılman istendiğini söyledi.Erdoğan daha sonra sözlerini “Bugünlerde aynı tuzağı yeniden canlandırmak istiyorlar. Türkiye’ye yeni ölümler, yeni acılar yaşatma heveslileri bir kez daha sahneye çıkmak istiyorlar. Artist görünümünde, sanatçı görünümünde birtakım müsveddeler, yeni yıkımlar, yeni acılar, yeni ölümler yaşansın diye isyan çağrıları yapıyorlar ama bu gençlik, bu çağrılara asla kulak asmayacak” diye sürdürdü.
Taksim Dayanışması kararlı
Taksim Dayanışması ise yaptığı açıklamada Anayasa’nın 34′üncü maddesine dikkat çekerek ifade özgürlüğü çerçevesinde başta biber gazının yasaklanması olmak üzere tüm taleplerini dile getirmek için bugün, saat 19:00′da Taksim’de toplanma çağrısı yaptı.
İşte suçlamalar: Anayasal düzeni yıkma teşebbüsü, casusluk, hükümeti devirmeye teşebbüs…
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, ABD’de yaşayan Gülen’in ‘iadesi’ için harekete geçti. Başsavcılık, Adalet Bakanlığı aracılığıyla Dışişleri Bakanlığı’na ‘gizli’ ibareli yazı gönderdi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 17 ve 25 Aralık tarihli darbe girişimlerine karşı başlattığı soruşturmada kritik gelişme. Başsavcılık, soruşturma dosyasında bir numaralı “şüpheli” olan ve ABD’nin Pensilvanya Eyaleti’nde yaşayan Fethullah Gülen hakkında “iade” talebinde bulunmaya hazırlanıyor. Bu çerçevede ilk adım, Adalet Bakanlığı aracılığıyla Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen “gizli” ibareli resmi yazı ile atıldı. Başsavcılığa bağlı Anayasal Suçlar Bürosu’nun yazısında, “Türkiye Cumhuriyeti İle ABD Arasında Suçluların Geri Verilmesi Ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım Anlaşması” hatırlatılarak, bu anlaşma kapsamına giren suçlar ve izlenecek prosedür soruldu.
SEÇİMDEN ÖNCE HAZIRLANACAK
Başsavcılık ayrıca, suçluların iadesi ve adli yardımlaşma konusunda ABD ile Türkiye arasında daha önce gerçekleşen işbirliği örneklerinin bildirilmesini de istedi. Paralel örgüt soruşturmasını yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın isim belirtmeden gerçekleştirdiği yazışmaya verilecek yanıtın ardından, iade dosyası için çalışma başlatılacağı ifade edildi. Adalet ve Dışişleri Bakanlıkları aracılığı ile ABD Adalet Bakanlığı’na gönderilecek dosyanın, 10 Ağustos’ta yapılacakCumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce tamamlanması bekleniyor. Pensilvanya’da yaşayan Fethullah Gülen, ABD Devleti’nin verdiği “yeşil kart” sayesinde sürekli oturum hakkına sahip. Ancak bu kart, “ABD vatandaşlığı” anlamına gelmiyor.
‘
YEŞİL KART’ ENGELLEYEMEZ
Bu nedenle Gülen hakkında yapılacak “iade” talebinde, “ABD vatandaşlığı” gibi bir engel söz konusu olmayacak. Paralel örgüte yönelik üç temel iddiayı ise “seçimle işbaşına gelmiş hükümeti devirmeye teşebbüs”, “anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs” ve “casusluk” suçlarının oluşturduğu öğrenildi. Bu üç ana suçla bağlantılı olarak, “suç örgütü kurmak”, “örgüt yöneticiliği ve üyeliği”, “özel hayatın ihlali”, “iletişimin yasa dışı yollarla dinlenmesi”, “tehdit” ve “şantaj” iddiaları da soruşturma kapsamında yer alıyor. Paralel örgüt şemasını da oluşturan savcılığın, İçişleri Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın paralel yapıya yönelik hazırladığı raporları beklediği, bu raporların ulaşmasının ardından operasyonlar için düğmeye basılacağı vurgulandı.
ESKİ DEFTERLER DE RAFTAN İNDİ
Başsavcılığın Anayasal Suçlar Bürosu’nun Gülen ve paralel yapıya ilişkin geçmiş yıllara ait dosyaları da raftan indirdiği ve bu dosyalar arasında dönemin DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından açılan davanın iddianamesinin de bulunduğu öğrenildi.
ÜÇ TEMEL SUÇLAMA
Türkiye ile ABD arasındaki suçluların iadesi ve adli yardımlaşma anlaşması, “siyasi suçları” kapsamıyor. Hukukçuların yorumu, anlaşmadaki bu istisnanın da “iade” talebine engel teşkil etmeyeceği yönünde. “Siyasi suç” kavramının darbe gibi demokrasinin kesintiye uğradığı süreçler düşünülerek oluşturulduğunu söyleyen hukukçular, “Demokrasinin bütün kurumlarıyla işlediği bir ülkede, seçimle gelmiş hükümeti devirme girişimi siyasi suç değildir” görüşünü dile getiriyorlar. Savcılığın, Gülen’in iade sürecine ilişkin hazırlıklara başlaması, soruşturmanın olgunlaştığı işaretini de verdi. Başsavcılığa yakın kaynaklar, sona yaklaşılan soruşturmanın üç temel suçlama ve bu suçlamalarla bağlantılı yan suçlar kapsamında yürütüldüğünü vurguluyor.
Dışişleri’nden Ukrayna uyarısı: O bölgelere seyahat etmeyin
Dışişleri Bakanlığı; vatandaşları Ukrayna’da silahlı çatışmaların yaşandığı bölgelere gitmemeleri konusunda uyardı.
Dışişleri Bakanlığı, bugün bir seyahat uyarısı yayınladı. Uyarıda, şu ifadeler yer aldı:“Ukrayna’nın doğusunda, Donetsk ve Lugansk bölgelerinde yaşanmakta olan mevcut kriz ve çatışmalar nedeniyle bahsekonu bölgelerde güvenlik riskinin giderek artması ve seyahat edecek vatandaşlarımızın olağan ulaşım imkanlarından yararlanamaması sözkonusu olabilmektedir.Ukrayna’nın doğusunda yaşanmakta olan gelişmeler ülkemiz tarafından yakından takip edilmektedir.Donetsk ve Lugansk’ta yukarıda bahsekonu istikrarsızlık ve silahlı çatışmalar son günlerde yoğunluk kazanmıştır. Harkiv ve Odesa şehirlerinde de zaman zaman karşıt gruplar arasında gerginlikler yaşanmaktadır.Vatandaşlarımızın zaruriyet arzetmediği sürece can ve mal güvenlikleri açısından özellikle Donetsk ve Lugansk bölgelerine seyahat etmekten kaçınmaları önemle tavsiye olunur.Kamuoyuna saygıyla duyurulur. ”